2024-11-0920191300-1396N/AN/Ahttps://hdl.handle.net/20.500.14288/12875The validity of exemption clauses is limited by mandatory provisions. The scope of application of these mandatory provisions is disputed in the doctrine and causes uncertainties in practice. It is disputed whether clauses about the extent of the obligation and clauses about the allocation of risks, which constitute the focus of this paper, are within the scope of application of the mentioned mandatory provisions. The aims of the paper are first to distinguish these latter clauses conceptually from exemption clauses and then to evaluate whether the mandatory provisions about exemption clauses should be applied to them. It will be argued that the statutory limitations to exemption clauses should not be applied to clauses about the extent of the obligation and that the latter type of agreement should be considered valid based on the freedom of contract. If the clause relates to the duty of care in service contracts, a distinction should be made. Agreements that concretize how the service is to be provided are valid. on the other hand, agreements that purport to abolish the duty of care of the service provider in a general and abstract manner should be construed as exemption clauses and considered valid only within the limitations provided for them. A distinction has to be made when determining whether the mandatory provisions about exemption clauses are applicable to clauses about the allocation of risks, which can be found in banking contracts, construction contracts and contracts with fiduciary directors. If the occurrence of the risk constitutes at the same time a breach of a duty of the party that abstains from assuming that risk by agreement, the agreement is an exemption clause and subject to the limitations provided for them. In other cases, such agreements should be considered valid. / Sorumsuzluk anlaşmalarının geçerliliği emredici düzenlemelerle kısıtlanmıştır.Anılan emredici düzenlemelerin uygulama alanının kapsamı öğretide tartışmalı olupuygulamada da tereddüt uyandırmaktadır. Bu çalışmanın odak noktasını, sorumsuzlukanlaşmalarına ilişkin emredici düzenlemelerin kapsamına girip girmediği tartışmalıolan borcun kapsamına dair anlaşmalar ile riskin paylaşılmasına dair anlaşmalaroluşturmaktadır. Çalışmanın amacı, ilk aşamada bu anlaşmaların sorumsuzlukanlaşmalarından kavramsal olarak ayırt edilmesi, sonrasında da sorumsuzlukanlaşmalarına ilişkin sınırlamaların bu anlaşmalar bakımından uygulanıpuygulanmayacağının tespit edilmesidir. Çalışmada sorumsuzluk anlaşmalarınailişkin sınırlamaların borcun kapsamına dair anlaşmalara uygulanamayacağı, butür anlaşmaların sözleşme serbestîsi uyarınca geçerli kabul edilmesi gerektiğisavunulmaktadır. Taraflarca yapılan anlaşmanın iş görme sözleşmelerinde özenborcuna ilişkin olması hâlinde bu çalışmada benimsenen görüşe göre bir ayrımyapılmalıdır. Tarafların işin nasıl görüleceğini somutlaştırdığı anlaşmalar geçerlikabul edilmelidir. Buna karşılık iş görmeyi taahhüt edenin özen borcunu soyutolarak kaldırmayı amaçlayan anlaşmaların ancak sorumsuzluk anlaşması olarakyorumlanması ve bunlara ilişkin sınırlar çerçevesinde geçerli kabul edilmesimümkündür. Uygulamada özellikle bankacılık sözleşmeleri, inşaat sözleşmeleri veinançlı yönetim sözleşmelerinde rastlanan riskin paylaşılmasına ilişkin anlaşmaların,sorumsuzluk anlaşmalarına ilişkin emredici düzenlemelere tabi olup olmayacağını değerlendirirken bir ayrım yapılmalıdır. Taraflarca tanımlanan riskin gerçekleşmesi,aynı zamanda riski üstlenmeyen taraf bakımından bir borca aykırılık oluşturuyorsayapılan anlaşma sorumsuzluk anlaşması niteliğindedir ve buna ilişkin sınırlamalaratabidir. Bunun dışında kalan hâllerde bu tür anlaşmalar geçerli kabul edilmelidir.Law of obligationsBanking lawConstruction contractsTurkish lawBorçlar hukukuBankalar hukukuİnşaat hukukuTürk hukukuBorcun kapsamına ve riskin paylaşılmasına dair anlaşmaların sorumsuzluk anlaşmalarından ayırt edilmesi sorunuJournal Article5980