2024-11-0920201302-8618N/AN/Ahttps://hdl.handle.net/20.500.14288/11352In the last decades, the use of credit cards and consumer loans has become a prominent phenomenon. Debt-based consumption is now such an ordinary practice that many households depend on credit to sustain basic needs. Lower-income groups in particular are forced into borrowing for the necessities of social reproduction, with credit operating as a neoliberal mode of inequality management. Easier availability of financial means, weak schemes of social protection, commodification of welfare services, and growing socioeconomic inequalities have all played a role in making credit a substitute for services once included in welfare provisions. Household indebtedness is therefore a complex phenomenon which stands at the nexus of the capitalist relations of production and social reproduction intertwined with class and gender inequalities. Given the key role women play in these processes, it is essential to explore the following questions: What kind of impact does indebtedness have on women’s labor within and beyond households? How does this impact unfold at the level of everyday experiences? How do these experiences connect to the changes taking place in broader relations of power, production and social reproduction? This paper aims to explore these questions by drawing on in-depth interviews with women who are residents of indebted households in Istanbul. Turkey provides an important context for studying women’s experiences of debt. In Turkey where household indebtedness is relatively a new phenomenon, household debt has increased by six times since the early 2000s and significantly concentrated among lowerincome groups. This study shows that indebtedness shapes the ways in which women undertake reproductive work and participate in formal/informal employment, and these practices are mediated by labor market patterns, welfare and employment regimes, and hegemonic constructions of motherhood and “housewife”. This operates both ways. on the one hand, debt burden reinforces gender inequalities in the labor market and the household. on the other, women’s labor plays a key role in the management of debt burden. / Hanehalkının kredi ve kredi kartı kullanımı son yıllarda dikkat çekici niteliktedir. Borca dayalı tüketim o denli yaygınlaşmıştır ki günümüzde pek çok aile, gündelik ihtiyaçlarını karşılayabilmek için krediye bağımlı hâle gelmiştir. Toplumsal yeniden üretimin artan maliyeti özellikle düşük gelir gruplarını borçlanmaya zorlamakta ve bu süreçte kredi, neoliberal bir eşitsizlik yönetimi aracına dönüşmektedir. Finansal araçlara erişimin kolaylaşması, sosyal güvenlik sisteminin zafi eti, kamusal hizmetlerin metalaşması ve derinleşen sosyoekonomik eşitsizlikler neticesinde kredi mekanizmaları, önceden kısmen devletin himayesinde olan refah uygulamalarının bir ikamesi olmaktadır. Dolayısıyla hanehalkı borçluluğu, kapitalist üretim ve toplumsal yeniden üretim ilişkilerinin temelinde şekillenen, sınıf ve toplumsal cinsiyet eşitsizlikleriyle örülü, karmaşık bir meseledir. Bu bağlamda, kadınların borçluluğu nasıl deneyimlendiğine bakmak ve şu soruları sormak oldukça önemlidir: Borçluluk, toplumsal yeniden üretimin belirleyici öznesi olan kadınların hane içinde veya dışında emeğe katılım süreçlerini nasıl etkilemektedir? Bugünü belirsiz bir yarına bağlayan borçluluk durumu, kadınların gündelik hayatlarında nasıl açığa çıkmaktadır? Bu deneyimler; üretim, toplumsal yeniden üretim ve güç ilişkileri bağlamında neye tekabül etmektedir? Bu çalışma, bahsi geçen soruları İstanbul’da borçlu hanelerden kadınlarla yapılan görüşmelere dayanarak yanıtlamayı hedeflemek edir. 2000’li yılların başından itibaren hanehalkı borçlanma oranının altı kat arttığı, borçluların çoğunluğunu alt sınıfla ın oluşturduğu ve kadın emeğinin daha yoğun baskılarla karşılaştığı Türkiye’de, kadınların deneyimlerine yer vermek özellikle önemlidir. Mülakatlar gösteriyor ki borçluluk, kadınların ücretli/ücretsiz emeğe ve enformel/formel işgücüne katılımlarını veya katılım biçimlerini etkilemektedir. Üstelik kadınların buradan doğan deneyimleri, emek piyasasının ve sosyal politikaların cinsiyetçi yapısının yanı sıra ailedeki cinsiyet rolleri ve annelik ya da “ev kadınlığına” atfedilen manalar aracılığıyla şekillenmektedir. Bu noktada borçluluk ve kadın emeği arasında iki yönlü bir ilişki ortaya çıkmaktadır: Bir taraftan borç yükü, kadın emeğinin hane içi ve emek piyasasındaki eşitsiz konumunu pekiştirirken diğer taraftan kadın emeği, borç yüküyle başa çıkabilmenin önemli bir dayanağı olmaktadır.LaborGenderEmekToplumsal cinsiyetWomen’s labor and indebtedness in Turkey: a focus on everyday experiencesGündelik deneyimler üzerinden Türkiye’de kadın emeği ve borçlulukJournal Article4730