Intellectual and industrial property rights in the European community and recent developments

Abstract

The Policy behind the protection of intellectual and industrial property (IP) rights is to provide a balance between the competing interest of creator, investor and society. This balance has been achieved by the attribution of exclusivity, As a reward to the creators, and introducing exceptions to exclusivity in, favour of society, but in the meantime obliging society to respect those exclusive rights though limited by time. Governments always consider the protection of IP rights as an important tool for their technological and cultural developments within the framework of abovementioned policy approach, and gram protection within the limit of their national territory. Because of this territoriality approach, different national rides relating to the scope, duration and exclusivity of such rights do exist, and this very existance have become the most striking feature of IP laws. there is no doubt that such a different existance would be detrimental to the free movement of products covered by those rights, by being capable of creating obstacles within the European Community (EC) in the absence of unification of national IP rules. This article is an humble trial to answer the question of how the EC, through its Treaty provisions and case law reconciled the exclusivity and territoriality principles of IP law, with the vital principles, for instance, of free movement of goods and of competition law./ Öz: Fikri ve smai mülkiyet haklarının (FSH) korunmasının arkasında yatan neden, yaratıcının, yatırımcının ve tophumın yaman çıkarları arasında bir denge sağlamaktır. Bu denge; yaratıcılara ödül olarak inhisari yetkiler tanıyarak, toplum lehine bu yetkilere istisnalar getirilerek ve aynı zamanda topluma, süreleri suurlannuş da olsa, bu inhisari vetkilere saygı gösterme yükümlülüğü getirilmek suretiyle sağlanmaktadır. Devletler yukarda sözü edilen yaklaşım çerçevesinde FSHnın korunmasını herzaman teknolojik ve kültürel gelişmelerinin bir aracı olarak görmüşler ve korumayı ülkeye' sınırları içerisinde bahşetmişlerdir. Bu iilkesellik yaklaşımı nedeniyle bu hakların kapsamı,vüresi, inhisarîliği bakımından firklı ulusal kurallar var olmuş ve bu husus ,FSHnın en çarpıcı özelliği olmuştur. FSH konusunda ulusal kuralların yeknesaklaştırılmadığı bir Avrupa Topluluğunda (AT) farklılıkların mevcudiyeti bu haklara konu olan malların serbest dolaşımı açısından, hiç kuşkusuz büyük bir tehlike oluşturacak niteliktedir. Bu makale Arnin, malların serbest dolaşımı, rekabet hukuku ilkeleri gibi hayati kuralları ile FSHnın ülkerellik, inhisarilik ilkelerinin gerek Ktıructc Anlaşma hükümleri, gerek Divan kararları aracılığı ile nasıl bağdaşır hale getirildiği sorusuna bir cevap niteliğini taşımaktadır.