Publications without Fulltext

Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.14288/3

Browse

Search Results

Now showing 1 - 5 of 5
  • Placeholder
    Publication
    Nation-state structures of Turkey and Romania in interwar period and their regional reflections
    (Hacettepe University, 2022) Department of History; Emek, Berk; PhD Student; Department of History; Graduate School of Social Sciences and Humanities; N/A
    This article discusses the state-building policies during interwar period in Turkey and Romania and the impact of the security-based risk perception on domestic policy. The nationalizing politics that emerged in the economical, political and social fields in line with the establishment and consolidation of the nation-state structure in both countries is evaluated from a comparative perspective. Turkey and Romania aimed at promoting regional and international peace during the given period. However, in a process where nation-states were established and security of the borders was sensitive, the relations between groups living in multi-ethnic regions and the central administration changed generally on the basis of the security concerns. Turkey and Romania, which are treated in the nationalising state category in the literature on interwar period, have followed the politics of centralization in line with regional risks and worked to strengthen the state authority in the multi-ethnic borderlands, namely Eastern Anatolia and Transylvania. The article is composed of three parts. In the first section, the concept of nationalizing state is explained, and Turkey and Romania are evaluated within this term. In the second part, the threat posed by the rising revisionism in Europe, the measures developed in return, and the role of the League of Nations are discussed. Last but not least, based on the analysis of Eastern Anatolia and Transylvania regions, it is discussed to what extent security risks were reflected in state policies in Turkey and Romania together with their results. Based on archives in Turkey, Romania, and the United Kingdom, it is revealed that revisionist targets as well as security risks related to political problems increased the centralization efforts of Turkey and Romania and shaped their official state policies on the axis of security. © 2022, Hacettepe University. All rights reserved.
  • Placeholder
    Publication
    Milletler Cemiyeti’nde Türkiye: iyimserlik ve kuşku arasında
    (Uluslararası İlişkiler Konseyi Derneği, 2017) Department of History; Barlas, Dilek; Faculty Member; Department of History; College of Social Sciences and Humanities; 4172
    This article discusses Turkey’s activities after its membership to the League of Nations in 1932 and especially to the Council in 1934 and its ambivalent position towards to the League. This work is based on the archival documents on Turkey at the League of Nations’ Archives in Switzerland. Even though bulk of documents on Turkey has not been classified yet, collection presently available is sufficient to reflect the ambivalent position of Ankara towards the League in the interwar era. Ankara believed that the League could contribute a great deal to the world peace but at the same time it questioned the implementation of its principles. / Bu makale, 1932 yılında Türkiye’nin Milletler Cemiyeti’ne özellikle de 1934 yılında Konsey’e üye olduktan sonraki faaliyetlerini ve Cemiyet’e yönelik ikircikli tutumunu ele almaktadır. Çalışma esasen İsviçre’nin Cenevre kentinde bulunan Milletler Cemiyeti Arşivi’ndeki belgelere dayanmaktadır. Ulusal arşivlere oranla mütevazı sayılabilecek bir koleksiyona sahip olmakla beraber mevcut belgeler, Türkiye Cumhuriyeti’nin katıldığı ilk uluslararası örgüt olan Milletler Cemiyeti’ndeki faaliyetleri, Ankara’nın iki savaş arası dönemde uluslararası ilişkilere bakışını ve tavrını büyük ölçüde yansıtmaktadır. Türkiye’nin Milletler Cemiyeti’ne yaklaşımı ikircikliydi. Ankara bir yandan özüne uygun biçimde uygulandığı takdirde Cemiyet’in ilkelerinin dünya barışına katkıda bulunacağı inanmakta, öte taraftan da bu ilkeler bir türlü yaşama geçirilemediği için Cemiyet’in işleyişini sorgulamaktaydı.
  • Placeholder
    Publication
    Pseudo-Janissarism (yeniçerilik iddiası) in the Ottoman provinces (with special reference to Adana): its emergence and its geographic and socio-economic aspects
    (İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi, 2022) Department of History; Yıldız, Aysel; Researcher; Department of History; College of Social Sciences and Humanities; N/A
    The privileged status of the Janissaries and the economic/military conditions prevalent in the Ottoman Empire prompted thousands of Muslims to claim a position in the Janissary Corps, often through illegal means. In this article we investigate an important aspect of this process, which we call “pseudoJanissarism”, and the way it spread on the Ottoman periphery, and discuss the case of Adana, which offers us the opportunity to analyze the social and economic composition of pseudo-Janissaries in the above-mentioned region. We first present a general assessment of the phenomenon in the period from 1600 to 1735, addressing the issue of its rise and early geographical expansion in the empire, its perception by the Ottoman administration, and the reasons behind its development. We claim that the rising numbers of both officially registered Janissaries and pretenders could change the internal dynamics in provincial towns, shape their local politics, and create various struggles over their economic resources. Considering pseudo-Janissarism as a mechanism of tax evasion and provincial networking, we subsequently elaborate on the case study of Adana’s pseudo-Janissaries, who became an important local political pressure group in the course of the eighteenth century, and discuss their socioeconomic profile, with the help of various archival sources. / Yeniçerilerin imtiyazlı statüleri ile Osmanlı İmparatorluğu’nda hüküm süren iktisadi/askeri koşullar, binlerce Müslüman tebaayı genellikle kaidelere aykırı yollardan da olsa Yeniçeri Ocağı’na girmeye sevk etmiştir. Bu makalede, sözü geçen sürecin önemli bir unsuru olan yeniçerilik iddiasının on yedinci ve on sekizinci Osmanlı taşrasında yayılma süreci incelenecek ve Adana örneği üzerinden yeniçerilik iddiasında bulunan bazı şahısların sosyal ve ekonomik profili analiz edilecektir. Bu maksatla, öncelikle 1600-1735 yıllarını kapsayan mühimme defterlerindeki verilere dayanarak, yeniçerilik iddiasının ortaya çıkışı, söz konusu dönemdeki coğrafi dağılımı, Osmanlı idarecileri tarafından algılanışı ile yayılmasındaki muhtelif faktörler tartışılacaktır. Ocağa kayıtlı gerçek yeniçerilerle yeniçerilik iddiasında bulunanların gittikçe artan sayısı, özellikle taşradaki birçok şehrin iç dinamiklerini değiştirerek, taşra siyasetine yön vermiş, bu şehirlerdeki siyasi güç ve kısıtlı ekonomik kaynaklar için yeni mücadeler doğurmuştur. Bu süreci daha iyi anlamak üzere, vergi muafiyeti elde etme ve taşra ağlarına eklemlenme mekanizması olarak değerlendirdiğimiz yeniçerilik iddiasının on sekizinci yüzyıl Adanası’ndaki yansımalarına bakılacaktır. Söz konusu dönemde, yeniçerilik iddiasında bulunan ve kentin önemli bir parçası haline gelen kişilerin sosyal ve ekonomik kimlikleri üzerine bir sondaj çalışması yapılacaktır.
  • Placeholder
    Publication
    Kitābü’l-Menāmāt, Sultan III. Murad’ın rüya mektupları
    (İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi, 2016) Department of History; Niyazioğlu, Aslı; Faculty Member; Department of History; College of Social Sciences and Humanities; N/A
    N/A
  • Placeholder
    Publication
    Sharing the economic pie in a rising port city: rivalry, conflict and alliances in the early 20th century Mersin
    (İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi, 2017) N/A; Department of History; Nacar, Can; Faculty Member; Department of History; College of Social Sciences and Humanities; 53168
    Mersin was a small village in the mid-19th century. However, within about fifty years, it became an important Eastern Mediterranean port city. By the early 20th century, its population had reached 15,000, volume of trade had multiplied, and transportation infrastructure had been improved. As an outcome these developments, wealth began to pour in Mersin. However, at the same time, the city began to witness disputes over the distribution of wealth. This study examines one such dispute that erupted in the summer of 1905 and involved the owners of boat companies, their workers, and artisans who were ferrying cargoes between the piers and ships anchored offshore. It sheds some important light on how claims for a greater share of the pie fostered conflicts, and alliances between people from different social classes in Mersin. / 19. yüzyılın ortasında küçük bir köy olan Mersin, yaklaşık elli yıl içerisinde Doğu Akdeniz’in önemli bir liman kenti haline geldi. 20. yüzyılın başına gelindiğinde kentin nüfusu 15,000’e ulaşmış, ticaret hacmi katlanarak artmış ve ulaşım altyapısı hayli gelişmişti. Mersin bir yandan bu gelişmelerin etkisi ile hızla zenginleşirken, öte yandan zenginliğin nasıl paylaşılacağına dair farklı toplumsal gruplar arasında ciddi anlaşmazlıklara sahne olmaya başladı. Bu çalışma kentteki iskeleler ile açıkta demirlemiş gemiler arasında nakliyat işi yapan istimbot ve mavna şirketlerinin sahipleri, onların çalışanları ve esnaflar arasında 1905 yılı yazında patlak veren böyle bir anlaşmazlığı incelemektedir. Osmanlı hükümetinin söz konusu anlaşmazlık hakkında hazırladığı detaylı soruşturma dosyasına dayanarak, ekonomik pastadan daha fazla pay kapma isteğinin Mersin’deki farklı toplumsal sınıflardan aktörler arasında ne tür çatışma ve ittifaklara zemin hazırladığı hakkında ipuçları sunmaktadır.