Publications without Fulltext
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.14288/3
Browse
35 results
Search Results
Publication Metadata only Determination of factors affecting school life of children aged 7-12 with Type 1 Diabetes: a sample of a university hospital(Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi, 2024) İkiz, Hediye; N/A; Semerci, Remziye; School of NursingAim: This research aims to investigate the factors influencing the school experiences of children with Type 1 Diabetes. Material and Methods: The descriptive and cross-sectional study was conducted with 100 children aged 7-12, diagnosed with Type 1 diabetes mellitus. Research data was collected using the \"Diabetes Management at School: Child Questionnaire.\" Descriptive statistics and chi-square tests were used for data analysis. Results: There is a relationship between children's age and receiving assistance with insulin pump application at school (t=21.782, p<0.05). There was no significant relationship between children's HbA1c levels and missing school due to diabetes-related issues (t=0.410, p>0.05). A significant relationship was found between the age at first diabetes diagnosis and missing school due to diabetes- related issues (t=5.141, p<0.05). There is a significant relationship between children's HbA1c levels and experiencing failure at school due to diabetes (t= 16.504, p<0.05). A significant relationship exists between children's age at first diabetes diagnosis and experiencing failure at school due to diabetes (t=16.504 (p<0.05). Conclusion: 50% of those diagnosed with diabetes between ages 0-5 had to miss school due to diabetes-related reasons. 75% of those with poor HbA1c levels experienced failure at school due to diabetes. Children diagnosed with diabetes before the age of five experienced more failure at school. This study concludes that HbA1c level and age at diagnosis are significant factors affecting a child's school attendance and performance. Education planning for the child, family, and school personnel, active involvement of school nurses in education planning, and implementing education programs from the time of diagnosis are recommended./ÖZ Amaç: Bu araştırmanın amacı Tip 1 diabetes mellitus tanılı çocukların okul yaşantısını etkileyen faktörlerin incelenmesidir. Gereç ve Yöntemler: Tanımlayıcı ve kesitsel tipteki çalışma, Tip 1 Diyabet tanılı 7-12 yaşındaki 100 çocukla yürütüldü. Araştırma verileri “Okulda Diyabet Yönetimi: Çocuk Soru Formu” ile toplandı. Verilerin değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistikler ve ki-karetestleri kullanıldı.Bulgular: Çocukların yaşı ile okulda insülin pompa uygulamasında yardım alma durumu arasında bir ilişki vardır (t=21.782, p<0.05). Çocukların HbA1c düzeyi ile diyabete bağlı okula ara verme/devamsızlık yapma durumları arasında anlamlı bir ilişki yoktu (t=0.410, p>0.05). Çocukların ilk diyabet tanı alma yaşı ile diyabete bağlı okula ara verme / devamsızlık yapma durumları arasında anlamlı bir ilişki vardı (t=5.141, p<0.05). Çocukların HbA1c düzeyi ile diyabete bağlı okulda başarısızlık yaşama durumları arasında anlamlı bir ilişki vardı (t= 16.504, p<0.05). Çocukların ilk diyabet tanı alma yaşı ile diyabete bağlı okulda başarısızlık yaşama durumları arasında anlamlı bir ilişki vardı (t=16.504 (p<0.05). Sonuç: İlk diyabet tanısını 0-5 yaş arasında alanların %50’si diyabete bağlı olarak okula ara verme/devamsızlık yaptığı belirlendi. HbA1c düzeyi kötü olanların ise %75’ inin diyabete bağlı olarak okulda başarısızlık yaşadıkları belirlendi. İlk diyabet tanı alma yaşı beş yaşından daha erken olan çocukların okulda başarısızlık yaşama durumları daha fazla idi. Bu çalışma sonucunda HbA1c değeri ve tanı alma yaşının, çocuğun okula devamsızlık süresini ve okuldaki başarısını etkileyen önemli faktörler olarak belirlenmiştir. Çocuğa, aileye ve okul personellerine eğitim planlanması, eğitim programı ve danışmanlık konularında okul hemşirelerinin aktif rol alması ve eğitim programlarının tanı anından itibaren uygulanması önerilmektedir.Publication Metadata only Information levels of nurses regarding Human Papilloma Virus (HPV) infection and HPV vaccines: an education and research hospital sample(Koç Üniversitesi HYO Semahat Arsel Hemşirelik Eğitim ve Araştırma Merkezi (SANERC), 2016) Akça, Selen Özakar; Selen, Filiz; N/A; Büyükgönenç, Lale Ayşegül; Faculty Member; School of Nursing; 7750Aim: Primary prevention of cervical cancer is gaining importance due to the gradual decrease in the age of fi rst sexual intercourse in Turkey and the increase of sexually transmitted disease risk among adolescents because of multiple sexual partners. If it is thought that the primary prevention related to HPV infection be made by health personnel, the aim of this study is to determine the knowledge of nurses regarding HPV infection and its vaccines and to create the basis for a planned training program about HPV infection and vaccines. Methods: No sample selection was carried out in the study (N=365); all nurses working at the time of the study formed the study sample (n=222). The data were collected using questionnaires. Appropriate methods were used in the evaluation of the data and p<0.05 was accepted as statistically signifi cant. Results: It was seen that 61.7% of the sample group did not receive education about HPV infections and the HPV vaccine. 33.8% had no experience with the HPV infection and HPV vaccine concepts before and 20.3% had only encountered this concept in school. Furthermore, it was determined that the knowledge level of nurses, who answered the questions regarding HPV infection and HPV vaccine correctly, was vastly different and that this ratio varied between 11.3 % and 89.2%. Conclusion: Based on the data obtained from the study, it was determined that a high number of nurses do not get satisfactory education regarding HPV infection and HPV vaccine. Therefore, training programs should be planned and given to nurses, and within these training sessions, nurses should be taught to meet the needs of individuals and communities and to improve health behaviors. /Öz: Giriş ve Amaç: Ülkemizdeki ilk cinsel ilişki yaşının giderek düşmesi, birden çok cinsel eş ve cinsel yolla bulaşan hastalık riskinin ergenlerde giderek artması serviks kanserinin önlenmesinde birincil korunmayı önemli kılmaktadır. HPV enfeksiyonu ile ilgili birincil korunmayı yapacak olanların sağlık personelleri olduğu düşünülürse; sunulan bu çalışmayla hemşirelerin HPV enfeksiyonu ve aşıları ile ilgili bilgileri belirlenerek HPV enfeksiyonu ve aşıları ile ilgili yapılması planlanan eğitim programına temel oluşturması amaçlanmıştır. Yöntem ve Gereçler: Çalışmada örneklem seçimine gidilmemiş olup (N=365), çalışmanın yapıldığı tarihlerde görev yapan tüm hemşireler çalışmanın örneklemini (n=222) oluşturmuştur. Veriler Veri Toplama Formu kullanılarak toplanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde uygun istatistiksel yöntemler kullanılmış ve p<0.0 5 istatistiksel olarak anlamlı kabul edilmiştir. Bulgular: Çalışmada örneklem grubunun %61.7’sinin HPV enfeksiyonu ve HPV aşısı konusunda eğitim almadıkları, %33.8’inin HPV enfeksiyonu ve HPV aşısı kavramlarıyla hiç karşılaşmadıkları, %20.3’ünün bu kavramla okulda karşılaştıkları görülmektedir. HPV enfeksiyonu ve HPV aşısı konusundaki önermelere doğru yanıt veren hemşirelerin bilgi düzeylerinin farklı olduğu ve bu oranın %11.3 ile %89.2 arasında değiştiği belirlenmiştir. Tartışma ve Sonuç: Elde edilen verilere dayanarak hemşirelerin önemli bir kısmının HPV enfeksiyonu ve HPV aşısı konusunda yeterli eğitim almadıkları belirlenmiş olduğundan, hemşirelere verilecek eğitim programları planlanmalı, bu eğitimler ile hemşirelere bireylerin ve toplumun gereksinimlerini karşılayacak sağlığı koruma ve geliştirme davranışları öğretilmelidir.Publication Metadata only Executive nurses’ views about nursing work environment: a qualitative study(Yönetici Hemşireler Derneği, 2020) Topçu, İbrahim; Miral, Mukaddes Turan; Serbest, Şehriban; Özcan, Duygu; N/A; Göktepe, Nilgün; Türkmen, Emine; Kebapçı, Ayda; Albayrak, Selvinaz; Faculty Member; Faculty Member; Faculty Member; Teaching Faculty; Semahat Arsel Nursing Education, Practice and Research Center / Semahat Arsel Hemşirelik Eğitim, Uygulama ve Araştırma Merkezi (SANERC); School of Nursing; School of Nursing; School of Nursing; School of Nursing; 106155; 109503; 203808; 106119Aim: This study was conducted to evaluate executive nurses’ views and experiences about nursing work environment at hospitals. Method: In this descriptive and qualitative study, which was conducted in Istanbul, 18 individualized in depth interviews were per- formed with executive nurses working in private and public hospitals using semi-structured questions. Data were collected with a tape recorder and content analyzes were performed thematically. Results: Three main themes were determined including leadership and management practices, nursing staffing and management, and management of relationship and collaboration. It was revealed that the executive nurses’ autonomy was at a low level and par- ticipation to hospital executive decisions was inadequate, and they provided coordination of non-nursing supportive services such as housekeeping activities. Executive nurses stated that although there were training and development activities and promotional opportunities in hospitals, the quality, and quantity of nurses were very inadequate. Additionally, they specified that nurses had increased workload, and very high turnover rates, working conditions were not good, and they had difficulty in managing different generations. It was also stated that problems were experienced in cooperation and communication between themselves , nurses and doctors. Conclusion: Results from individual in-depth interviews have shown that executive nurses have many managerial problems in terms of nursing work environment. It is recommended that executive nurses strengthen their communication and collaboration with their teams, managers and policy makers in order to implement healthy workplace standards. /Öz: Amaç: Bu çalışma, üst düzey yönetici hemşirelerin hastanelerde hemşirelik çalışma ortamı hakkındaki görüş ve deneyimlerini ortaya koymak amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Bu tanımlayıcı ve nitel çalışma, İstanbul’da gerçekleştirilmiş olup, özel ve devlet hastanelerinde çalışan 18 üst düzey yö- netici hemşire ile yarı yapılandırılmış bireysel derinlemesine görüşmeler yapılmıştır. Veriler kayıt cihazı ile kaydedilmiş ve tematik olarak içerik analizi yapılarak değerlendirilmiştir. Bulgular: Liderlik ve yönetim uygulamaları, hemşire insan kaynağı ve yönetimi, iletişim ve ilişki yönetimi olmak üzere üç ana tema belirlenmiştir. Yönetici hemşirelerin özerkliğinin düşük olduğu, hastane yönetim kararlarına katılımının yetersiz olduğu ve yönetici hemşirelerin temizlik faaliyetleri gibi hemşirelik dışı destek hizmetlerin koordinasyonunu sağladıkları saptanmıştır. Yönetici hem- şireler, hastanelerde eğitim-geliştirme faaliyetleri ve terfi olanaklarının yanı sıra hemşirelerin nitelik ve niceliklerinin çok yetersiz olduğunu, iş yükü ve devir hızlarının çok yüksek olduğunu, çalışma koşullarının iyi olmadığını ve özellikle kuşakları yönetmede çok zorlandıklarını belirtmişlerdir. Ayrıca hemşire-hekim ve hemşire-hemşire arasındaki iş birliği ve iletişimde sorunlar yaşandığına da değinmişlerdir. Sonuç: Bireysel derinlemesine görüşmelerden elde edilen sonuçlar, yönetici hemşirelerin hemşire çalışma ortamıyla ilgili sorunlar yaşadıklarını göstermektedir. Yönetici hemşirelerin sağlıklı çalışma ortamı standartlarını yaşama geçirebilmeleri için kendi ekipleri, birlikte çalıştıkları yöneticiler ve politika yapıcılar ile iletişim ve iş birliklerini güçlendirmeleri gerekmektedir.Publication Metadata only Problems encountered by menopausal women and ways of coping with them(Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi, 2015) Erdem, Öznur Çetin; N/A; Eroğlu, Kafiye; Faculty Member; School of Nursing; 6061Aim: This study was performed to define the health problems encountered by menopausal women and ways of coping with them. Methods: Data were collected through face-to-face interviews with women living in the area of 7 Health Center in the Central District of Tokat Province using a questionnaire developed by the researcher between June 2006 and July 2006. Sampling of the study consisted of 100 women selected with random sampling method. Size of the sample was calculated according to the formula used when the number of individuals within the cosmos is known. Results : According to the results of the study, duration of menopause of the women was 36%. 83% of the women had received no therapy for menopause. Only eighteen point five percent of the women among those who were received hormone therapy. Vasomotor problems (97%), problems concerning emotional status (91%), and central nervous system problems (74%) took the first three place among most frequently encountered by menopausal problems. As the ways of coping with these first three problems, women stated cold application on the region feeling hot (50.5%), going outdoors for a while (52.7%), or doing nothing at all (39.2%). Conclusion: According to the results of this study, it was concluded that women did not know the suitable methods of coping with problems encountered during menopause. According to these results, it can be suggested that the effectiveness of training and consultancy services concerning menopause given by health workers should be improved, and regular training programs should be implemented. /Öz: Amaç: Çalışma, menapoz dönemindeki kadınların yaşadıkları sağlık sorunları ve bu sorunlarla başetme yollarını belirlemek amacıylatanımlayıcı olarak yapılmıştır. Yöntem: Veriler Tokat ili merkez ilçesine bağlı 7 Sağlık Ocağı bölgesinde yaşayan kadınlarla HaziranTemmuz2006 tarihleri arasında araştırmacı tarafından geliştirilen soru formu aracılığıyla yüz yüze görüşülerek toplanmıştır. Örneklembüyüklüğü evrendeki birey sayısının bilindiği durumlarda kullanılan formül ile hesaplanmıştır. Araştırmanın örneklemini 7 Sağlık Ocağındantabakalı rastgele örnekleme yöntemi ile seçilen 100 kadın oluşturmuştur. Bulgular: Araştırmanın sonuçlarına göre, kadınların %36'sınınmenapoza girme süresi 11 yıl ve üzerindedir. Kadınların %83'ü menapoza yönelik tedavi almamıştır. Menapoza yönelik tedavi alanların isesadece %18.5'i hormon tedavisi almıştır. Kadınların yaşadıkları sorunların içinde ilk üç sırada vazomotor (%97), emosyonel durum (%91),merkezi sinir sistemi (%74) sorunları gelmektedir. Kadınlar ilk üç sorunla (vazomotor, emosyonel durum ve merkezi sinir sistemi) başetmeyolu olarak sırasıyla ısınan bölgelere soğuk uygulama (%50.5), dışarı çıkıp dolaşma (%52.7) ve herhangi bir uygulama yapmama (%39.2)olarak ifade etmişlerdir. Sonuç: Çalışmanın sonuçlarına göre, kadınların menapoz döneminde yaşanan sorunlarla uygun baş etme yollarınıbilmedikleri bulunmuştur. Bu sonuçlar doğrultusunda öncelikle sağlık çalışanlarının menapoza yönelik eğitim ve danışmanlık hizmetlerininetkinliğinin artırılması ve düzenli eğitim programlarının uygulanması önerilebilir.Publication Metadata only The effects of certain characteristics of physicians and nurses on attitudes related to principles about dying with dignity(Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi, 2017) Dağ, Ayten; N/A; Badır, Aysel; Faculty Member; School of Nursing; N/ABackground: Dying with dignity is a basic human right. It signifies the following characteristics: minimal symptom distress and limited invasive treatment, maintaining autonomy and independence, and receiving dignified care in a calm and safe environment. Objectives: The aim of this study is to examine the effects of certain characteristics of the physicians and nurses who provide care for people who are dying on their attitudes related to dying with dignity and peace. Methods: This definitive research was conducted on 590 health professionals (355 nurses, 235 physicians) employed in a university hospital from September 2015 to November 2015. The research data were collected using Sociodemographic and Work- Related Characteristics Questionnaires, Assessment Scale of Attitudes towards Principles about Dying with Dignity and the Thorson Powell Scale of Death Anxiety. Definitive statistics of variable were performed in data assessment and the data were assessed using Mann-Whitney U Test, Kruskal-Wallis H Test and Regression Analysis. Results: The level of adaptation of principles about dying with dignity by the physicians were found to be higher than that of nurses and physicians and nurses agreed with the principles related to intimacy, pain and symptom control, moral support, ability to receive care outside the hospital, determining the individuals who will be with the patient at the last moment. The level of adaptation of principles by the nurses provided training on palliative care were found to be higher than that of the nurses who are not provided training. The variables of professions, ages, professional experiences and training on palliative care of the physicians and nurses were found to be correlated with their attitudes towards principles about dying with dignity. Conclusion: It is recommended that principles about dying with dignity be adopted in institutions offering healthcare. Öz/Saygın ölüm, temel bir insan hakkıdır ve semptomların, invaziv işlemlerin azaltılması, özgürlüğü ve otonomiyi koruma, güvenli bir ortamda huzurlu ve saygın bir bakım alma özelliklerini taşır. Amaç: Yaşamının son günlerinde olan bireylere bakım veren hekim ve hemşirelerin bazı özelliklerinin saygın ölüm ile ilgili tutumları üzerine etkisini incelemektir. Yöntem: Bir üniversite hastanesinde çalışan 590 kişiye (355 hemşire, 235 hekim) Eylül-Kasım 2015 tarihleri arasında yapılan tanımlayıcı tipte bir araştırmadır. Veriler; Tanımlayıcı ve Mesleki Özellikler Veri Formu, Saygın Ölüm İlkelerine İlişkin Tutumları Değerlendirme Ölçeği, Thorson Powell Ölüm Kaygısı Ölçeği ile toplanmıştır. Verilerin değerlendirmesinde değişkenlerin tanımlayıcı istatistikleri yapılmış, veriler Mann-Whitney U Testi, Kruskal-Wallis H Testi ve Regresyon Analizi ile değerlendirilmiştir. Bulgular: Hekimlerin saygın ölüm ilkelerini benimseme düzeyleri hemşirelerden yüksek bulunmuş; mahremiyet, ağrı ve semptom kontrolü, manevi destek, hastane dışında bakım alabilmek, son anında yanında olacak bireyleri belirlemek ile ilgili ilkelere hekim ve hemşireler yüksek oranlarda katılmışlardır. Palyatif bakım eğitimi alan hemşirelerin ilkeleri benimseme düzeyleri de eğitim almamış olanlardan yüksek bulunmuştur. Hekim ve hemşirelerin meslek, yaş, mesleki deneyim ve palyatif bakım eğitimi alma değişkenleri saygın ölüm ilkelerine ilişkin tutumları ile ilişkili bulunmuştur. Sonuç: Sağlık bakımı sunan kuruluşlarda saygın ölüm ilkelerinin benimsenmesi önerilmektedir.Publication Metadata only Creating ethical behaviors in nursing management(Yönetici Hemşireler Derneği, 2018) Kıvanç, Meral Madenoğlu; N/A; Hakko, Arzo; Nurse; N/A; Koç University Hospital; N/ABy searching literatures, primarily, nursing management and the frame of ethical concept and the importance of creating ethical behaviours in nursing management were investigated. In the light of previous studies, this study would like to draw attention to the importance of respect to humans, authority, autonomy, utilitarianism, not behaving badly, justice and loyality principles. Therefore, it has aimed to guide nursing managers how to manage ethical codes about the subjects on workers selection, training, development, orientation and motivation. The main objective of nurses is treating patients perfectly. The objective of nursing managers should be realizing quality of professional service and productivity targets simultaneously. The nurses caring patients by the ethical principles is also providing them being professional in their field. They should be managed by ethical codes in the processes of hiring, training, performance evaluation and awarding to achieve a nursing care by the respect to the human beings with the basic ethical principles. In conclusion, as it should be in all maganement systems, nursing managers also should use their authority by determining standarts with the ethical codes. This would achieve institutions to their goals and also it would be helpful to the workers, patients and the community simultaneously. / Yapılan literatür incelemesinde, öncelikle hemşirelik hizmetleri yönetimi ve etiğin kavramsal çerçevesi ve hemşirelik hizmetleri yönetiminde etik davranış oluşturmanın önemi irdelenmiştir. Hemşirelikte etik ilkelere ilişkin yapılan çalışmalar ışığında; insana saygı, babacan otorite, özerklik, yararlılık, kötü davranmama, doğruluk, adalet ve sadakat ilkelerinin önemine dikkat çekilmiştir. Dolayısıyla hemşirelik hizmetleri yöneticisinin personel seçimi, eğitimi, geliştirilmesi, oryantasyonu ve motivasyonu gibi konularda etik kodları nasıl yöneteceği ile ilgili yol gösterilmeye çalışılmıştır. Hemşirelerin temel amacı, hasta bireyin en iyi biçimde bakım ve tedavisini uygulamasıdır. Hemşirelik hizmetleri yöneticisinin amacı ise mesleki hizmet kalitesi ve verimlilik hedeflerinin eş zamanlı gerçekleştirmesidir. Hemşirelerin etik ilkeler doğrultusunda bakım vermeleri kendi profesyonelleşmelerini de sağlamaktadır. Temel etik ilkelerle, insana saygı çerçevesinde bakım verilebilmesi için hemşirelerin işe alınma, eğitim, performans değerlendirme ve ödüllendirme gibi süreçlerde etik kodlarla yönetilmesi gerekmektedir. Sonuç olarak, bütün yönetim sistemlerinde olması gerektiği gibi hemşirelik hizmetleri yönetiminde de yöneticilerin etik kodlar çerçevesinde standartlar belirleyerek yetkilerini kullanmaları hem kurumları hedefine ulaştıracak hem de çalışanların, hastaların ve toplumun yararına olacaktır.Publication Metadata only Evaluation of the satisfaction of patients receiving care from male nurses: validity and reability study(Gaziosmanpaşa Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 2020) Uysal, Hilal; Yiğit, Murat; N/A; Göçen, Büşra Cansu; Nurse; N/A; Koç University Hospital; N/AObjective: This is descriptive and validity reliability study to evaluate the satisfaction of the quality of care of the patients who receive care from male nurses. Method: The survey was conducted with 463 voluntary patients hospitalized in medical and surgical clinics of two different faculties of a state university, and received at least one day of nursing care from male nurses between February and March 2018. The data were collected using the “individual information form” and the “Newcastle Nursing Satisfaction Scale:for male nurses”. Results: A 54.6% of the participanting individuals were female, 45.4% of them were male. They were between 37-51 years (30.9%) and 52-70 (38.7%) years of age. It was determined that there was a significant difference between the patients’ gender, age, area of residence and scale scores (p<0.05). In the internal consistency evaluation of the scale, the Cronbach alpha reliability coefficient was 0.973 and the internal consistency was found to be high. The scale item total score was 83.95±14.76, and the satisfaction level of the patients receiving care from male nurses was evaluated as “very satisfied” and “completely satisfied”. According to the principal component analysis, factor loads ranged from 0.656 to 0.826 in factor 1 (items 9 to 18) and between 0.670 and 0.817 in factor 2 (items 1 to 8). According to the results of the confirmatory factor analysis for the two-factor model, the similarity chi-square value was found as (126)=903.88, p=0.00, χ2 /df=7.17, RMSEA 0.11, SRMR 0.043; GFI 0.82, AGFI 0.76, CFI 0.98. Conclusion: The results showed that the Newcastle nursing care satisfaction scale was a valid and reliable tool for assessing the satisfaction of patients receiving care from male nurses. / Öz: Amaç: Araştırma, erkek hemşirelerden bakım alan hastaların, aldıkları bakımın kalitesi ile ilgili memnuniyetlerinin değerlendirilmesi amacıyla tanımlayıcı türde ve geçerlik güvenirlik çalışmasıdır. Yöntem: Araştırma, Şubat-Mart 2018 tarihlerinde bir devlet üniversitesinin iki farklı fakültesinin dahili ve cerrahi kliniklerinde yatan en az 1 gün erkek hemşireden bakım alan, çalışmaya katılmaya istekli olan 463 birey ile gerçekleştirildi. Veriler “Bireysel Bilgi Formu” ve “Newcastle Hemşirelik Bakımından Memnuniyet Ölçeği: Erkek hemşireler için” kullanılarak toplandı. Bulgular: Çalışmaya katılan bireylerin %54,6’sının kadın, %45,4’ünün erkek olduğu, %30,9’unun 37-51 yaş arasında, %38,7’sinin 52-70 yaş arasında olduğu bulundu. Bireylerin cinsiyet, yaş, yaşadığı bölge ile ölçek puanları arasında anlamlı farklılık olduğu belirlendi (p<0.05). Ölçeğin iç tutarlık değerlendirmesinde Cronbach alfa güvenirlik katsayısı 0,973 olarak bulundu ve iç tutarlılığının yüksek olduğu belirlendi. Ölçek madde toplam puanının 83,95±14,76 ve erkek hemşirelerden bakım alan hastaların aldıkları bakımdan çok memnun ve tamamen memnun olduğu belirlendi. Temel bileşenler analizine göre, faktör yüklerinin faktör 1’de (9-18. maddeler) 0,656 ile 0,826 arasında, faktör 2’de (1-8. maddeler) 0,670 ile 0,817 arasında değiştiği saptandı. İki faktörlü model için doğrulayıcı faktör analizi sonuçlarına göre, benzerlik ki-kare değeri χ2 (126)=903,88, p=0,00, χ2 /df=7,17, RMSEA 0,11, SRMR 0,043; GFI 0,82, AGFI 0,76, CFI 0,98 olarak bulundu. Sonuç: Elde edilen sonuçlar, Newcastle hemşirelik bakım kalitesi memnuniyet ölçeğinin, erkek hemşirelerden bakım alan hastaların memnuniyetlerinin değerlendirilmesi için kullanılabilecek geçerli ve güvenilir bir araç olduğunu göstermektedir.Publication Metadata only Historical development of ostomy and wound care nursing: Turkey sample(Kare Yayıncılık, 2019) Öztürk, Deniz; N/A; Karadağ, Ayişe; Faculty Member; School of Nursing; 3549This study explains the historical development of ostomy and wound care nursing (OWN) in Turkey with examples. OWN involves all of the necessary care practices required when determining the care needs of an individual who has undergone an artificial opening into abdomen or in whom the anatomical and functional integrity of the skin and subcutaneous tissues/organs has been disrupted by external factors, when administering and evaluating the relevant interventions, and when administering care to allow patients to fulfil their own needs. Although the development of OWN dates to the late 1950s, its emergence in Turkey dates to the beginning of this century. The most remarkable progress noted in this field in Turkey has been the establishment of the first stomatherapy unit, the Association of Wound, Ostomy and Incontinence Nursing, while a further milestone has been that OWN was defined by law in 2011, determining its duties/power/ responsibilities. As an occupation, OWN, which has come a long way on the road to fulfilling the necessary criteria for its professional recognition, has gained currency with a number of important projects in Turkey. In conclusion, by continuing its active development and evolution, OWN is making a difference in the lives of patients and families alike. / Bu çalışmanın amacı, Stoma ve Yara Bakım Hemşireliği (SYBH)’nin Türkiye’deki gelişim sürecini örnekleriyle açıklamaktır. SYBH; abdominal bölgede yapay yolla ağızlaştırılan açıklığı bulunan veya dış etkenler nedeniyle deri/deri altıdaki dokularda, organlarda anatomik ve fonksiyonel bütünlüğü bozulan bireyin, bakım gereksinimlerini belirlemeye, ilgili girişimleri uygulamaya, değerlendirmeye; bireyin kendi gereksinimlerini karşılayabilir düzeye getirmeye yönelik yapılan bakım uygulamalarının bütününü kapsar. Dünyada SYBH’nin gelişimi 1950’lerin sonlarına rastlamasına rağmen, Türkiye’deki gelişmeler bulunduğumuz çağın başlangıcına denk gelir. Türkiye’de bu alanda yaşanan en önemli gelişme, ilk Stomaterapi Ünitesinin ve Yara Ostomi İnkontinans Hemşireleri Derneği’nin kurulmasıdır. İkinci olarak, 2011 yılında SYBH’nin yasa ile tanımlanması ve görev/yetki/sorumluluklarının belirlenmesidir. Bir mesleğin profesyonelleşme sürecinde taşıyacağı kriterleri karşılamada önemli yol kat eden SYBH, Türkiye’de önemli projelerle gündeme gelmiştir. Sonuç olarak SYBH aktif olarak gelişmeye ve yapılanmaya devam ederek stoması ve yarası olan bireylerin/ ailelerin yaşamlarında fark yaratmaktadır.Publication Metadata only The covid-19 pandemic: Turkish Nurses Association(Koç Üniversitesi HYO Semahat Arsel Hemşirelik Eğitim ve Araştırma Merkezi (SANERC), 2020) Özbaş, Azize Atlı; Çelik, Beyhan; Karahan, Azize; Bulut, Hülya; Koç, Gülten; Aydın, Firuze Çevik; Özleyen, Çiğdem Özdemir; N/A; Çelik, Sevilay Şenol; Faculty Member; School of Nursing; 5676The Covid-19 epidemic, which the World Health Organization accepts as a “pandemic,” is a serious disaster faced by humanity in the era of globalization. This epidemic demonstrated the importance for healthcare systems and nurses worldwide to be adaptable and flexible once again. The Turkish Nurses Association acted at the national and international level and actively participated in the process, starting with the announcement of the first case, in order to overcome the pandemic with minimal damage. These activities included sharing scientific and updated information for healthcare professionals and the public; informing the Ministry of Health and related units and preparing reports on the suggested solutions to these problems and the problems experienced by nurses; and preparing and sharing care algorithms and videos. In our country, nurses have performed their professions in the best way possible under difficult conditions in order to maintain safe and qualified nursing care at the highest level. However, necessary initiatives and investments should be made urgently to include more nurses in leadership positions in order for them to contribute to the policy-making and decision-making processes. /Öz: Dünya Sağlık Örgütü’nün “pandemi” olarak kabul ettiği COVID-19 salgını, içinde bulunduğumuz küreselleşme çağında, insanlığın karşı karşıya kaldığı ciddi bir afettir. Bu salgın, ülkelerin sağlık sistemlerinin, çevik, uyarlanabilir ve esnek yapıda olmasının önemi ve hemşirelerin kilit konumunu bir kez daha ortaya koymuştur. Türk Hemşireler Derneği, pandemi sürecinin en az zararla atlatılması için, ilk olgunun açıklanmasından başlayarak ulusal ve uluslararası düzeyde faaliyetlerde bulunmuş ve sürecin içinde aktif bir şekilde yer almıştır. Bu faaliyetler arasında sağlık çalışanların ve toplumun bilgilendirilmesine yönelik bilimsel ve güncel bilgilerin paylaşılması; hemşirelerin bu süreçte yaşadıkları sorunlar ve bu sorunlara yönelik çözüm önerilerin rapor hâline getirilerek Sağlık Bakanlığı ve ilgili birimlere iletilmesi; bakım algoritmaları ve kişisel koruyucu ekipman kullanımı videolarının hazırlanıp paylaşılması yer almaktadır. Ülkemizde hemşireler COVID-19 pandemi sürecinde, güvenli ve nitelikli hemşirelik bakımını en üst düzeyde sürdürmek için zor şartlar altında mesleklerini en iyi şekilde icra etmiştir. Bununla birlikte, hemşirelerin politikaları oluşturma ve karar alma süreçlerinde etkili rol alması; liderlik pozisyonlarında daha fazla hemşirelere yer verilmesi için gerekli girişimlerin ve yatırımların ivedilikle yapılması gerekmektedir.Publication Metadata only Developing a scale for attitudes toward productivity(Hemşirelikte Araştırma Geliştirme Derneği, 2012) Baykal, Ülkü; N/A; Göktepe, Nilgün; Faculty Member; School of Nursing; 106155Objective: To develop a scale to determine nurses’ attitudes toward productivity based on employee productivity as there was no study found determining nurses’ attitudes and behaviors related to productivity in the nurses’ working environment. Method: The study design was methodological. The sample consisted of nurses working at seven hospitals in Istanbul. The research was conducted in two stages. In the first stage, in order to create a pool of items for “Attitude Scale on Productivity”, in-depth interviews were conducted with 21 nurses using a form created with the support of the literature and consisting of questions about how the nurses describe productivity, their opinions on productivity and unproductivity, and what their ideas were about issues such as factors affecting the their view. In the second stage, for validity and reliability, 600 nurses were included in the sample based on 10 times of the number of topics on the scale, and 54 nurses were included in the test-retest analysis sample. The data were collected after obtaining approval from the ethical committee and official approvals from relevant hospital administrations. The data were analyzed by Kendal’s W Coefficient of Concordance Analysis, Paired t test, Pearson’s Correlation Analysis, Exploratory Factor Analysis, and Cronbach’s Alpha Coefficient using SPSS Version 17. Results: A 58-item scale was drafted based on indepth interviews with 21 nurses and information from the literature. For the validity of the content, 15 experts were consulted and Kendall’s W analysis was suitable. Next, a pilot group of 20 people was used to determine whether the scale was understandable. While the test-retest analysis showed a positive and highly statistically significant relationship, the t-test results of the dependent groups showed no significant differences between the two measurements. The item-total score correlations were examined and 15 items under 0.30 were eliminated. As a result of factor analysis, 4 items at a factor load below 0.40 were eliminated, and the total number of items was reduced to 39. Exploratory analysis showed that 5 sub-groups emerged. Total Cronbach’s alpha coefficient in the scale was 0.88. In the sub-groups, Cronbach’s alpha coefficient was 0.81 for dedication to job, 0.76 for working conditions, 0.76 for demands of job, 0.73 for teamwork, and 0.64 for awarding. Conclusion: The study determined that the “Attitude Scale on Productivity” was valid and reliable. /Öz: Amaç: Hemşirelerin çalışma ortamında verimli olma, verimliliğe ilişkin tutum ve davranışlarını belirlemeye yönelik bir çalışmaya rastlanılmamış olması nedeniyle bu çalışmada, çalışan verimliliği temel alınarak hemşirelerin verimliliğe ilişkin tutumlarını belirlemeye yönelik bir tutum ölçeğinin geliştirilmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Çalışma, metodolojik tasarımda gerçekleştirilmiştir. Örneklemi, İstanbul’daki yedi hastanede görevli hemşireler oluşturmuştur. Çalışma iki aşamada gerçekleştirilmiştir. Birinci aşamada “Verimliliğe İlişkin Tutum Ölçeği” madde havuzunu oluşturmak amacıyla literatür desteği ile oluşturulan ve hemşirelerin verimliliği nasıl tanımladıkları, verimlilik ve verimsizliğe ilişkin görüşleri, verimliliklerini etkileyen faktörler gibi konulardaki düşüncelerinin neler olduğuyla ilgili sorulardan oluşan görüşme formu kullanılarak 21 hemşireyle derinlemesine görüşme yapılmıştır. İkinci aşamada ölçeğin geçerlik-güvenirlik çalışması için ölçek madde sayısının 10 katı esas alınarak, 600 hemşire, test-tekrar test analizi için 54 hemşire örnekleme alınmıştır. Veriler; etik kurul onayı ve ilgili hastanelerden resmi onaylar alındıktan sonra toplanmıştır. Veriler SPSS 17 programı kullanılarak Kendall’s W İyi Uyuşum Analizi, Bağımlı gruplarda t testi, Pearson Momentler Çarpımı Korelasyon Analizi, Açımlayıcı Faktör Analizi, ve Cronbach Alfa katsayısı ile analiz edilmiştir. Bulgular: Derinlemesine görüşme yöntemi kullanılarak elde edilen veriler ve literatür doğrultusunda 58 maddelik ölçek taslağı oluşturulmuştur. Kapsam geçerliliği için 15 uzmandan görüş alınmış, ifadelerin anlaşılırlığı için 20 kişilik gruba pilot uygulama yapılmıştır. Test-tekrar test analizinde pozitif yönde, güçlü, istatistiksel olarak çok ileri düzeyde anlamlı bir ilişki olduğu; iki ölçüm arasında anlamlı farkın olmadığı belirlenmiştir. Madde toplam puan korelasyon değerleri incelenmiş, 0,30 altındaki 15 madde ölçekten çıkarılmıştır. Faktör analizi sonucunda faktör yükü 0,40’ın altındaki 4 madde çıkarılarak ölçek madde sayısı 39’a düşürülmüştür. Açımlayıcı faktör analizinde ölçek maddelerinin beş faktörde toplandığı, Cronbach alfa katsayısının ölçek toplamında 0,88, alt boyutlarda ise; mesleğe bağlılık için 0,81, çalışma koşulları için 0,76, işin talepleri için 0,76, ekip çalışması için 0,73 ve ödüllendirme için 0,64 olduğu bulunmuştur. Sonuç: Bu çalışmada “Verimliliğe İlişkin Tutum Ölçeği”nin geçerli-güvenilir bir ölçek olduğu belirlenmiştir.