Research Outputs
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/20.500.14288/2
Browse
11 results
Search Results
Publication Open Access An integrated analysis of capacity allocation and patient scheduling in presence of seasonal walk-ins(Springer, 2018) Çayırlı, Tuğba; Dursun, Pınar; Department of Business Administration; Güneş, Evrim Didem; Faculty Member; Department of Business Administration; College of Administrative Sciences and Economics; 51391This study analyzes two decision levels in appointment system design in the context of clinics that face seasonal demand for scheduled and walk-in patients. The macro-level problem addresses access rules dealing with capacity allocation decisions in terms of how many slots to reserve for walk-ins and scheduled patients given fixed daily capacity for the clinic session. The micro-level problem addresses scheduling rules determining the specific time slots for scheduled arrivals. A fully-integrated simulation model is developed where daily demand actualized at the macro level becomes an input to the micro model that simulates the in-clinic dynamics, such as the arrivals of walk-ins and scheduled patients, as well as stochastic service times. The proposed integrated approach is shown to improve decision-making by considering patient lead times (i.e., indirect wait), direct wait times, and clinic overtime as relevant measures of performance. The traditional methods for evaluating appointment system performance are extended to incorporate multiple trade-offs. This allows combining both direct wait and indirect wait that are generally addressed separately due to time scale differences (minutes vs. days). The results confirm the benefits of addressing both decision levels in appointment system design simultaneously. We investigate how environmental factors affect the performance and the choice of appointment systems. The most critical environmental factors emerge as the demand load, seasonality level, and percentage of walk-ins, listed in the decreasing order of importance.Publication Metadata only Engineer CEOs and firm performance in BIST manufacturing firms(Muhasebe ve Finansman Öğretim Üyeleri Derneği (MUFAD), 2017) Department of Business Administration; Department of Industrial Engineering; Çelikyurt, Uğur; Dönmez, Banu Nur; Faculty Member; Undergraduate Student; Department of Business Administration; Department of Industrial Engineering; College of Administrative Sciences and Economics; College of Engineering; 47082; N/AWe study the relation between the educational background of chief executive officers (CEOs) and firm performance for 122 manufacturing firms traded on Borsa Istanbul (BIST) between 2009-2015. We analyze two different measures of performance, namely operating performance and market-based performance. We find that firms that have CEOs with an engineering background experience higher operating performance measured by return on assets (ROA) than firms that have CEOs with other educational background. Moreover, firms with engineer CEOs also experience better market-based performance measured by Tobin’s Q. The positive association between having CEOs with an engineering background and firm performance that we document is robust to the inclusion of several firm-level control variables in our multivariate analysis. We also find that this positive relation is more pronounced for public manufacturing firms of smaller size. / Öz: Bu çalışmada Borsa İstanbul’da 2009-2015 arası işlem gören 122 imalat firmasındaki icra kurulu başkanının (CEO) öğrenim geçmişi ile firma performansı arasındaki ilişki incelenmiştir. Faaliyet performansı ve piyasa bazlı performans olmak üzere iki farklı performans ölçüsü analiz edilmiştir. Bulgularımıza göre icra kurulu başkanı mühendislik kökenli olan firmalar, icra kurulu başkanı diğer öğrenim geçmişlerinden olan firmalara kıyasla varlıkların getirisi bakımından daha yüksek faaliyet performansı göstermektedir. Ayrıca, icra kurulu başkanı mühendis olan firmalar Tobin’s Q oranı bakımından da daha iyi piyasa bazlı performans göstermektedir. Mühendislik kökenli icra kurulu başkanı sahibi olma ile firma performansı arasında göstermiş olduğumuz pozitif ilişki, firma düzeyindeki çeşitli kontrol değişkenlerinin çok değişkenli analizimize dahil edilmesinden etkilenmemektedir. Ayrıca bu pozitif ilişki daha küçük boyutlu halka açık imalat firmaları için daha belirgindir.Publication Metadata only Factors affecting the timeliness of financial reports: the case of Borsa Istanbul(Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu, 2021) Özdemir, Fevzi Serkan; Department of Business Administration; Toksöz, Tuba; Faculty Member; Department of Business Administration; College of Administrative Sciences and Economics; 219582Financial reporting aims to reveal the financial position and performance of the reporting entities so that this useful information enables stakeholders to make and evaluate their economic decisions. The qualitative characteristics that financial information should possess are listed in the conceptual framework. Although financial information must have qualitative characteristics in theory, it is an important research question whether the reports presented to public have these qualities, in practice. Therefore, there are many studies in the literature that investigate this question. This study explores the determinants of financial reporting timeliness, one of the secondary qualitative characteristics of financial information. More specifically, this study aims to examine the factors affecting the date when the financial reports are disclosed to the public with a sample of annual financial reports (with 680 observations) of 136 companies traded in Borsa Istanbul Industrials Index (BIST: XUSIN) continuously between 2015 and 2019. Empirical findings show that financial reporting delay is decreasing in firm size, higher liquidity, receiving an unqualified audit opinion, being audited by one of the Big4 accounting firm and experiencing earnings growth. Consistent with prior studies, reporting a loss in the current period, preparing a consolidated financial statement and earnings management appear to lead to an increase in reporting delay. / Finansal raporlamada amaç, raporlayan işletmenin finansal durumunu ve performansını ortaya koymak; bu suretle tüm paydaşların ekonomik kararlarına yarar sağlayacak nitelikli finansal bilgiyi sunmaktır. Nitekim kavramsal çerçevede finansal bilginin taşıması gereken niteliksel özellikler sıralanmıştır. Teorik olarak finansal bilginin niteliksel özellikleri taşıması bir gereklilik olsa da pratikte kamuoyu ile paylaşılmış olan raporların belirtilen bu nitelikleri gerçekten haiz olup olmadığı önemli bir araştırma sorusu olmaktadır ve literatürde de bu soruya cevap arayan çok sayıda çalışma yer almaktadır. Bu çalışmanın amacı da ikincil niteliksel özelliklerden biri olan zamanlılık bağlamında, 2015 – 2019 yılları arasında Borsa İstanbul (BIST) Sınai Endeks’te kesintisiz olarak işlem gören 136 şirketin anılan 5 hesap dönemindeki, yıllık finansal raporlarından oluşan örneklem ile (680 gözlem ile) finansal raporların kamuoyuna açıklandığı tarih üzerinde etkili olan faktörlerin incelenmesi ve bu suretle finansal raporlamanın zamanlılığına etki eden faktörlerin belirlenmesidir. Ampirik bulgular; firma büyüklüğü, yüksek likidite, olumlu denetim görüşü almış olmak, 4 büyük bağımsız denetim firması tarafından denetlenmiş olmak ve karlılıktaki artış finansal raporlamadaki gecikmeyi kısaltan etkenler olarak belirlenmiştir. Buna karşın, cari dönemi zararla kapatmış olmak ve finansal tabloların konsolidasyona tabi tutulması zorunluluğunun literatürde de belirtildiği gibi raporlamada gecikme süresini arttırdığı tespit edilmiştir.Publication Metadata only Free samples: a conceptual framework(Marmara Üniversitesi (MÜ) Yayınları, 2008) Department of Business Administration; Sayman, Serdar; Faculty Member; Department of Business Administration; College of Administrative Sciences and Economics; 112222A widely used sales promotion technique is offering free samples. The purpose of this study is to provide a conceptual framework for the effects of free samples on the buyer. We examine these effects under six headings: (i) Samples carry information about the product and may create awareness, (ii) The sample may result in the endowment effect, (iii) Free sample may create curiosity and expectations towards the product itself, (iv) Because the sample is costless, value-discounting of the product may be relevant, (v) Free samples are gifts, and hence receiving them may create a good mood, (vi) Receiving the sample as a gift may lead to a sense of reciprocity. Belief, attitude, intention, and (purchase) behavior may change due to these effects. Our contribution to the literature is twofold: First, it enhances our understanding of free samples by providing a conceptual framework for their effects; second, endowment and curiosity effects have not been discussed before in regards to the free samples. / Ücretsiz örnekler pazarlamacıların yaygın olarak kullandığı satış promosyonu tekniklerindendir. Bu çalışmada amaç, örneklerin alıcı üzerindeki etkilerine dair bir kavramsal çerçeve çizmektir. Bu etkiler altı başlık altında incelenmektedir: (i) Örnekler ürüne dair bilgi taşır ve farkındalık yaratabilir, (ii) Örnek ürün almak kişide sahiplenme etkisine neden olabilir, (iii) Örnek, ürünün kendisine dair merak ve beklenti oluşturabilir, (iv) Örneğin ücretsiz olması nedeniyle alıcıda ürüne dair değer-indirgeme oluşabilir, (v) Örnek bir çeşit hediye olduğu için alıcıda olumlu bir duygu durumu yaratabilir, (vi) Hediye almış olmak karşılıklılık hissine yol açabilir. Bu etkilere bağlı olarak alıcının inanış, tutum, niyet ve (satın alma) davranışı değişecektir. Bu çalışmanın literatüre iki temel katkısı vardır: Birincisi, çalışma, ücretsiz örneklerin etkilerine dair kavramsal bir çerçeve çizerek bu promosyonun daha iyi anlaşılmasına yardımcı olmaktadır; ikincisi, ücretsiz örnekler bağlamında daha önce sahiplenme ve merak etkileri tartışılmamıştır.Publication Open Access Household demographics and preference for organic products in seven major food categories(Anadolu Üniversitesi, 2022) Department of Business Administration; Güler, Ali Umut; Faculty Member; Department of Business Administration; College of Administrative Sciences and Economics; 143349Amid increasing health concerns about industrially processed packaged consumer products, demand for organic products has risen in recent decades. Using rich panel data on food purchases of more than 60 thousand U.S. households, this study examines consumer profiles of organic products in seven major food groups with the aim of identifying household characteristics that predict preference for organic product options. The results of the regression analyses show that demand for organic products increases with income and education level. The preference for organic products is higher in younger households and peaks in the 30-34 age group, while it decreases in large households with more than four members. At the same time, the results show that consumption of organic products increases in households with a young child, especially in categories that typically form an important part of a young child's diet, such as eggs and dairy products. These results suggest significant nonlinearities in the effects of age and household size, as well as differences in the effects of demographic variables by product category, that should be taken into consideration in the marketing of organic products. / Endüstriyel olarak işlenmiş tüketici ürünleriyle ilgili sağlık endişelerinin artmasıyla birlikte, yakın dönemde organik ürünlere olan talep artmıştır. Bu çalışma, organik ürün tercihini belirleyen hanehali demografik özelliklerini ortaya koymak amacıyla, 60 binin üzerinde ABD hanehalkının gıda alımlarına ilişkin verişini kullanarak, yedi ana gıda grubu temelinde organik ürünlerin tüketici profillerini incelemektedir. Regresyon analizlerinden elde edilen sonuçlar, organik ürünlere olan talebin gelir ve eğitim düzeyi ile arttığını ortaya koymaktadır. Organik ürün tercihi genç hanelerde daha yüksek olup, 30-34 yaş grubunda en yüksek seviyeye çıkmakta, buna karşın dört ve daha çok birey içeren geniş haneler için düşüş göstermektedir. Küçük çocuklu evlerde, özellikle yumurta ve süt ürünleri gibi tipik olarak çocuk beslenmesinde önemli yeri olan gıda kategorilerinde organik ürünlerin payı artmaktadır. Bu bulgular, organik ürün pazarlamasında, demografik etmenlerde yaş ve hanehalkı büyüklüğüne göre ve ürün kategorisine göre oluşabilen tercih farklarının gözönünde bulundurulması gerektiğine işaret etmektedir.Publication Metadata only Investigating the effects of organizational long-term orientation and employees’ pay satisfaction on turnover intentions(Bursa Uludag University, 2024) Department of Business Administration; Aksoy, Eda; Department of Business Administration; College of Administrative Sciences and EconomicsThis research investigates the impact of organizational long-term orientation (LTO) and employees’ pay satisfaction on their intentions to leave their jobs. Drawing from stewardship theory, it proposes that both organizational LTO and pay satisfaction will inversely influence employees’ intentions to quit. Furthermore, these two antecedents are expected to have an interactive influence on turnover intentions. The theoretical model was empirically tested with data collected from an online survey of 335 white-collar employees across various industries in Türkiye. The data were analyzed using moderated multiple regressions. The findings provide empirical support for the hypothesized negative relationships between both organizational LTO and pay satisfaction with employees' intentions to leave their jobs. Furthermore, LTO has a significant moderating effect. When pay satisfaction is low, LTO significantly reduces turnover intentions. No significant effect is found when pay satisfaction is high. Hence, the study shows that pay satisfaction has a key influence on employees’ decisions to remain with the organization, especially in the context of high levels of unemployment and economic uncertainty observed in developing countries like Türkiye. Nevertheless, the study findings also suggest that organizations that have a high level of LTO can buffer at least some of the negative effects of low pay on employee retention.Publication Metadata only Is trade against or in favor of women? empirical evidence from manufacturing sector in Turkey(Marmara Üniversitesi (MÜ) Yayınları, 2021) İleri, Şerife Genç; Department of Business Administration; Ulu, Mehmet Fatih; Faculty Member; Department of Business Administration; College of Administrative Sciences and Economics; 283267This paper studies the effect of trade openness on relative wage earnings of female workers in Turkey’smanufacturing sector. We compute the export intensity of a sector by dividing the export value toproduction value as our measure of trade openness. Using Structure of Earnings Survey data for 2010 and 2014, we estimate the impact of export intensity on the gender wage gap. Our results indicate that a onepercentage point increase in the export intensity of a sector leads to a 0.17 percent higher gender wage gap. We further investigate the trade-gender wage gap link by grouping the sectors into four quartiles accordingto their export intensities. Our estimations for each quartile reinforce our finding of a negative impact oftrade on the male-female wage inequality. Lastly, we analyze how the wage gap between men and womenchange according to skill levels. In line with the previous findings in the literature, we estimate a higherwage discrimination against high-skill women. / Bu çalışma, ticaretin Türkiye imalat sektöründeki kadın işçilerin göreli ücret kazançları üzerindeki etkisini incelemektedir. Çalışmada kullanılan ticarete açıklık değeri, sektörlerin ihracat değerini üretim değerine bölerek hesapladığımız sektör ihracat yoğunluğudur. 2010 ve 2014 için Kazanç Yapısı Araştırması verilerini kullanarak, ihracat yoğunluğunun cinsiyetler arası ücret farkı üzerindeki etkisini ölçmekteyiz. Sonuçlarımız, bir sektörün ihracat yoğunluğundaki bir yüzde puanlık artışın kadın ve erkekler arasındaki ücret farkını yüzde 0,17 oranında arttırdığına işaret etmektedir. Sektörleri ihracat yoğunluklarına göre dörtte birlik gruplara ayırarak yaptığımız analiz de benzer sonuçlar vermektedir. Erkekler ve kadınlar arasındaki ücret farkının eğitim seviyelerine göre nasıl değiştiğine baktığımızda ise, literatürdeki önceki bulgulara paralel olarak, yüksek eğitimli kadınların daha fazla ücret ayrımcılığına maruz kaldığı sonucuna ulaşmaktayız.Publication Metadata only Marketing strategies for entry deterrence and managerial compensation: a new perspective based on cognitive hierarchy(İsarder, 2018) Chen, Yuxin; Demir, Kıvılcım Döğerlioğlu; Turut, Özge; Department of Business Administration; Uysal, Ezgi Akpınar; Faculty Member; Department of Business Administration; College of Administrative Sciences and Economics; 122585Firms in Turkey have started to practice giving stock options as part of managers compensation. However, in the literature it is not clear that giving stock options would motivate managers to make the right strategic decisions. It is well documented that managers vary in their ability of thinking strategically, and they may not be able to correctly conjecture the actions and beliefs of competitors as assumed in the standard game theory. Given this heterogeneity in managers’ strategic thinking capability and the importance of managerial compensation, it is investigated when it is profitable to compensate managers by giving stock options. The context is chosen in which firms do not have the access to control managers directly, but can motivate them to develop the right marketing strategies to deter entry. Based on Cognitive Hierarchy model stock options are found that they should be used only if both the manager and the rival are strategic or the manager is naive, but not the rival. / Üst düzey yöneticilere sağlanan menfaatlerin önemli bir unsuru olan hisse teşvik ödülleri ülkemizde de yaygınlaşmaya başlamıştır. Ancak, literatürde hisse teşvik ödüllerinin yöneticiyi doğru motive edeceği ve şirket için doğru stratejik kararlar vermesini sağlayacağına dair net bir görüş bulunmamaktadır. Literatürde gösterilmiştir ki, yöneticiler stratejik düşünme yetenekleri açısından farklılık göstermektedirler ve bu yüzden rakip firmaların düşünce ve hareketlerini standart oyun teorisinin öngördüğü şekilde doğru tahmin edemeyebilirler. Yöneticilerin stratejik düşünme kabiliyetlerinde heterojen yapıyı ve hisse teşvik ödüllerinin yaygın bir şekilde kullanıldığını göz önüne alarak, bu makalede hangi koşullar altında şirketlerin hisse teşvik ödüllerini kullanmalarının doğru olacağı araştırılmaktadır. Bunun için şirketin yöneticisinin hareketlerini doğrudan kontrol edemediği durumlarda, yöneticiye sağlayacağı finansal teşvikle yöneticinin rakiplerin piyasaya girmesini caydıracak pazarlama stratejileri geliştirmesini sağlaması konusu seçilmiştir. Araştırmalar Bilişsel Hiyerarşi modelini baz alarak geliştirilen matematiksel modelle yapılmıştır. Sonuçlara göre, teşvik olarak hisse teşvik ödülleri yönetici ve rakip firma tamamen stratejikse ya da yönetici naif ancak rakip değilse verilmelidir. Eğer rakip firma naifse kâr bazlı prim verilmelidir.Publication Metadata only Mergers and acquisıtions activity of initial public offering firms on borsa Istanbul(N/A, 2016) Department of Business Administration; Department of Industrial Engineering; Çelikyurt, Uğur; Dönmez, Banu Nur; Faculty Member; Undergraduate Student; Department of Business Administration; Department of Industrial Engineering; College of Administrative Sciences and Economics; College of Engineering; 47082; N/AThis paper studies the mergers and acquisitions (M&As) activity of initial public offering (IPO) firms on Borsa Istanbul (BIST) that went public between 1990-2014. We find that among the 398 firms that went public 87 firms acquired other firms while 104 firms were targeted by other firms within the first five years after their IPOs. For firms that have been involved in an M&A activity, the aggregate deal volume corresponds to 16% of their market size for acquiring IPO firms, and 29% of their market size for targeted IPO firms. On average, while these IPO firms acquired 2.1 firms within five years, they were targeted by 1.7 firms. As a result, firms that convert to public ownership on BIST might participate as acquiring firms or as target firms in the subsequent M&A processes in the first five years after their IPO. Our findings indicate that firms go public on BIST mainly to provide an exit opportunity for their existing shareholders, and they accomplish this i) through the sale of existing shares to the general public in an IPO or ii) through the sale of existing shares to the acquiring firms in a post-IPO M&A. / Öz: Bu çalışmada Borsa Đstanbul’da 1990-2014 arası ilk halka arzı gerçekleşen firmaların birleşme ve satın alma aktiviteleri incelenmiştir. Halka arz edilen 398 firma arasından 87 firma ilk halka arzlarından sonraki beş yıl içinde başka firma satın almış, 104’ü ise başka firmalar tarafından hedef alınmıştır. Birleşme ve satın alma aktivitesine katılmış firmalar için toplam işlem hacmi halka arz edilip alıcı olan firmaların market değerinin %16’sına, halka arz edilip hedef olan firmaların market değerinin %29’una denk gelmektedir. Ortalama olarak, bu halka arz edilen firmalar beş yıl içinde 2.1 firma satın alırken 1.7 firma tarafından da hedef alınmıştır. Sonuç olarak, BIST’te halka arzı gerçekleşen firmalar halka açılmayı takip eden ilk beş yıldaki birleşme ve satın alma süreçlerine alıcı firma ya da hedef firma olarak katılabilmektedir. Bulgularımıza göre firmalar çoğunlukla mevcut hissedarlarına bir çıkış fırsatı sağlamak amacıyla BIST’te halka açılmakta ve bunu i) ilk halka arzda mevcut hisselerin genel halka satışı yoluyla ya da ii) halka arz sonrası birleşme ve satın almalarda mevcut hisselerin alıcı firmaya satışı yoluyla gerçekleştirmektedir.Publication Metadata only Mergers, acquisitions and merger waves in Turkey during the years of 1988-2008(Muhasebe ve Finansman Öğretim Üyeleri Derneği (MUFAD), 2011) Department of Business Administration; Akdoğu, Evrim; Faculty Member; Department of Business Administration; College of Administrative Sciences and Economics; 137298In this empirical study, we try to shed some light on the general patterns of merger and acquisitionactivity that occurred in the Turkish market during the years 1988-2008 with respect to deal characteristicsusing Thomson One as our primary database. In the last 20 years, there has been two major periods which canbe identified as a merger wave : One occurred during the years 2000-2001 and other during 2005-2008. However, when we look at these two periods, we noticed difference with respect to the total deal values and theacquirer profiles. The 2005-2008 period has been dominated by the foreign acquirers both with respect to thedeal numbers and also deal values whereas the 2000-2001 period has been dominated by the domestic acquirerswith respect to numbers and again by the foreign acquirers with respect to deal values. The most activeindustries, based on the number of acquisitions, have been the banking, materials and the industrials. If we lookat deal values, we also have to add telecommunications and energy and power to that list. Also, we found thatthe acquiring firms are mostly public and private firms whereas the target firms are mostly private firms andsubsidiaries. Finally, we found that the number of acquisitions after which the acquiring company gains controlof the target firm has increased in the last several years. / Bu çalışmada Türkiye´de 1988-2008 yılları arasında gerçekleşen firma birleşme ve satın almaları ileilgili işlemsel özelliklere bakılarak genel bir ampirik tablo sunulması amaçlanmıştır. Araştırmanın büyük birbölümü Thomson One veritabanı kullanılarak yapılmıştır. Bu tarihler içerisinde birleşme dalgası diyetanımlayabileceğimiz iki önemli dönem görülmüştür: Bunlardan biri 2000-2001, diğeri ise 2005-2008 yıllarıarasında gerçekleşmiştir. Fakat bu iki döneme baktığımızda işlem değerleri ve alıcı firma profilleri arasındafarklılıklar gözlemlenmiştir. 2005-2008 yılları arasında gerçekleşen satın almaları hem sayı hem de işlem değeriolarak yabancı alıcı firmalar domine etmiş, 2000-2001 yılları arasında ise sayı olarak yerli, değer açısından iseyine yabancı alıcı firmalar öne çıkmıştır. En aktif sektörler içerisinde işlem sayısı olarak bankacılık, hammaddeve imalat sanayii, işlem değeri olarak da ayrıca telekomünikasyon ve enerji sektörleri bulunmuştur. Son yıllardaalıcı firmanın hedef firmada kontrolü ele geçirdiği işlem sayısında bir artış görülmüştür.