Researcher:
Kır, Gülay

Loading...
Profile Picture
ORCID

Job Title

Doctor

First Name

Gülay

Last Name

Kır

Name

Name Variants

Kır, Gülay

Email Address

Birth Date

Search Results

Now showing 1 - 4 of 4
  • Placeholder
    Publication
    Is pregabalin addition to infraclavicular block, effective in distal radius surgery?
    (Galenos Publ House, 2022) Kir, Mustafa Caglar; Ozen, Volkan; Mutlu, Mehmet; Cabuk, Haluk; N/A; Kır, Gülay; Doctor; N/A; Koç University Hospital; N/A
    Objective: Our study evaluated the effects of pregabalin (PR) on wrist function and chronic post-surgical pain (CPSP) following infraclavicular brachial plexus block for surgical repair of distal radius fractures. Methods: Adult patients who underwent ultrasound-guided infraclavicular blockade (IB) plus surgical repair of a distal radius fracture between 2012 and 2017 were evaluated from hospital medical records retrospectively. Two different treatment protocols were used for postoperative analgesia. Group IB received standard analgesia protocol as 15 mg/kg IV paracetamol 4 times a day ±2 mg/kg IV tramadol and group PR received oral PR plus the standard protocol. The frequency of Tramadol use during hospital stay (TCHS) was also evaluated. The disability of the arm shoulder and hand (DASH) score and Mayo wrist score (MWS) were used to assess wrist function and a visual analog scale (VAS) was used for subjective pain severity assessment. CPSP and its neuropathic component were evaluated using the douleur neuropathique 4 (DN4) and Self-completed Leeds Assessment of Neuropathic Symptoms and Signs (S-LANSS) pain scales. Results: A total of 122 patients with a mean age 39.4±11.5 years were included in the study (group IB, n=62 and group PR, n=60). The TCHS of group PR was significantly lower than group IB (p=0.030). Better VAS, DASH and MWS scores were found in group PR at months 3, 6, and 12 (p=0.002, p=0.007, p=0.02 for VAS; p=0.01, p=0.01, p=0.01 for DASH; p<0.001, p<0.001, p=0.01 for MWS). The ratio of neuropathic pain according to DN4 and S-LANSS scores of group PR was also significantly lower than group IB at 6- and 12- month visits (p=0.21, p=0.023 for DN4; p=0.034, p=0.038 for S-LANSS). Conclusion: The administration of low dose PR for 2 weeks following distal radius fracture surgery is beneficial for wrist function, chronic pain, and opioid consumption. / Amaç: Çalışmamızda, distal radius kırıklarının cerrahi onarımı ve infraklaviküler brakiyal pleksus bloğunu takiben pregabalin (PR) verilmesinin bilek fonksiyonu ve kronik cerrahi sonrası ağrı (CPSP) üzerindeki etkileri değerlendirildi. Yöntemler: Bu çalışmada, 2012-2017 yılları arasında ultrason eşliğinde infraklaviküler blok (IB) ve distal radius kırığına cerrahi onarım uygulanan erişkin hastalar hastane kayıtlarından geriye dönük olarak değerlendirildi. Postoperatif analjezi için iki farklı tedavi protokolü kullanıldı. Grup IB günde 4 kez 15 mg/kg IV parasetamol ±2 mg/kg IV tramadol olarak standart analjezi protokolü aldı ve grup PR oral PR artı standart protokol aldı. Hastanede kalış sırasında tramadol tüketimi (TCHS) insidansı da değerlendirildi. El bileği fonksiyonunu değerlendirmek için kol omuz ve el yetersizliği (DASH) skoru ve Mayo bilek skoru (MWS) ve subjektif ağrı şiddetini değerlendirmek için görsel analog skala (VAS) kullanıldı. CPSP ve nöropatik bileşeni, douleur neuropathique 4 (DN4) ve Self-completed Leeds Assessment of Neuropathic Symptoms and Signs (S-LANSS) ağrı skalaları kullanılarak değerlendirildi. Amaç: Çalışmamızda, distal radius kırıklarının cerrahi onarımı ve infraklaviküler brakiyal pleksus bloğunu takiben pregabalin (PR) verilmesinin bilek fonksiyonu ve kronik cerrahi sonrası ağrı (CPSP) üzerindeki etkileri değerlendirildi. Yöntemler: Bu çalışmada, 2012-2017 yılları arasında ultrason eşliğinde infraklaviküler blok (IB) ve distal radius kırığına cerrahi onarım uygulanan erişkin hastalar hastane kayıtlarından geriye dönük olarak değerlendirildi. Postoperatif analjezi için iki farklı tedavi protokolü kullanıldı. Grup IB günde 4 kez 15 mg/kg IV parasetamol ±2 mg/kg IV tramadol olarak standart analjezi protokolü aldı ve grup PR oral PR artı standart protokol aldı. Hastanede kalış sırasında tramadol tüketimi (TCHS) insidansı da değerlendirildi. El bileği fonksiyonunu değerlendirmek için kol omuz ve el yetersizliği (DASH) skoru ve Mayo bilek skoru (MWS) ve subjektif ağrı şiddetini değerlendirmek için görsel analog skala (VAS) kullanıldı. CPSP ve nöropatik bileşeni, douleur neuropathique 4 (DN4) ve Self-completed Leeds Assessment of Neuropathic Symptoms and Signs (S-LANSS) ağrı skalaları kullanılarak değerlendirildi.
  • Placeholder
    Publication
    Treatment of primary vesicovaginal fistula repair with bladder mucosal flap: a report of initial case series
    (Galenos Yayıncılık, 2018) Hazar, Aydın İsmet; Onuk, Özkan; Özkan, Arif; Çilesiz, Nusret Can; Balcı, Mustafa Bahadır Can; Nuhoğlu, Barış; N/A; Kır, Gülay; Doctor; N/A; Koç University Hospital; N/A
    Objective: Vesicovaginal fistula (WF) is a disease that has been known for a long time. Most cases require surgical treatment. Although there are various techniques described for the management of WF, none have been attributed as the gold standard of management. In this study, we describe our own technique using a transabdominal approach with a mucosal flap prepared from the bladder. / Amaç: Vezikovajinal fistül (VVF) uzun zamandır bilinen bir hastalıktır. Çoğu vaka cerrahi tedavi gerektirir. VVF'nin tedavisi için tanımlanan çeşitli teknikler olmasına rağmen bunlardan hiçbir yöntem altın standart olarak nitelendirilmemiştir. Bu çalışmada, kendi tekniğimizi, mesaneden hazırlanan mukozal flep ile transabdominal yaklaşımla tanımladık. Yöntemler: Aralık 2011, Şubat 2016 arasında toplam 14 olgu opere edildi. Hastalar 1., 3., 6., 12. ve 24. aylarda kontrole çağrıldı ve değerlendirildi. Tedaviye bağlı komplikasyonlar ve yeni gelişen semptomlar kaydedildi. Bulgular: Tanımlanan teknikle ortalama yaşı 28,5±5,58 olan 14 hasta ameliyat edildi. 24. aydaki takipteki hiçbir hastada fistül nüksü görülmedi. Sonuç: İskemik dokunun çıkarılması ve iyi vaskülarize bir flebin kullanılması önemlidir. Katlara konan sütürler, üst üste gelmemeli ve gergin olmamalıdır. Basit bir VVF'nin başarı oranları çok yüksek olmasına rağmen, tekrarlayan fistül veya radyoterapi veya malignite nedeniyle gelişen fistül hastalarındaki oranlar çok daha azdır. Kullandığımız teknik, bir kaydırma flebini içeren hipospadias onarım tekniğinden esinlenmiştir. İnterpozisyon için ek dokuyu kullanmama, nativ mesane dokusunun kullanımı ve mesaneye küçük bir insizyon yapılması operasyon süresinin azlığı ile ilişkili olarak cerrahiye bağlı morbiditelerin azaldığını düşünmekteyiz.
  • Thumbnail Image
    PublicationOpen Access
    The potential prognostic significance of the Laboratory Risk Indicator for the Necrotizing Fasciitis (LRINEC) score in necrotizing fasciitis
    (Editura Celsius, 2019) Gönüllü, Doğan; İlgün, Ahmet Serkan; Demiray, Okan; Sayar, Samed; Er, Ahmet Muzaffer; Köksoy, Ferda Nihat; N/A; Kır, Gülay; School of Medicine
    Background: we discuss the role of Laboratory Risk Indicator for the Necrotizing Fasciitis (LRINEC) on the prognosis of this disease. Necrotizing Fasciitis (NF) is characterised by rapid spreading of infection and necrosis of the soft tissues and fascia. Methods: thirty patients (17 male, 13 female, mean age 57.5 years) were treated between 2011-2016 (in our center); they were analysed retrospectively regarding age, sex, isolated microbiological agents, modalities of treatment and mortality rate. Results: the majority of the infections were detected in the perineum (14 patients). Other sites of infection were: the presacral region (3 patients), as well as abdominal region after elective (10 patients) and emergency surgery (2 patients), respectively. 53.3% of patients had at least one predisposing comorbid factor such as diabetes mellitus, hypertension, cardiomyopathy and congestive heart failure. The tissue cultures were positive in 12 patients. Mean LRINEC score on admission was 8.5 +/- 2.85. There was a strong correlation between LRINEC score and patient age (p=0.018, R=0.43). LRINEC score was affected by neither gender nor the presence of any comorbidities. The patients were classified according to Wang and Wong staging system, as follows: one patient in stage 1, 15 patients in stage 2 and 14 patients in stage 3. Patients with higher Wang and Wong stages had significantly higher LRINEC scores. The mortality rate was 16.7%. The mean LRINEC score of deceased patients compared to patients who were successfully treated was 9.2 +/- 2.2 and 8.36 +/- 2.9. Conclusion: even though LRINEC score and Wang and Wong stage were significatly related with ICU stay, their direct effect on mortality wasn't significant in our study. / Context: discutăm despre rolul indicatorului de risc de laborator pentru fasceita necrozantă (LRINEC) asupra prognosticului acestei boli. Fasceita necrozantă (NF) se caracterizează prin răspândirea rapidă a infecţiei şi a necrozei ţesutului moale şi a fasciei. Metode: Treizeci de pacienţi (17 bărbaţi, 13 femei, vârsta medie 57,5 ani) au fost trataţi în perioada 2011-2016; au fost analizaţi retrospectiv în ceea ce priveşte vârsta, sexul, agenţii microbiologici izolaţi, modalităţile de tratament şi rata mortalităţii. Rezultate: Majoritatea infecţiilor au fost detectate în perineu (14, 46,7%), alte localizări ale infecţiei fiind regiunea presacrală (3, 10%), regiunea abdominală după intervenţie chirurgicală de elecţie (10,33,3%) şi intervenţie chirurgicală de urgenţă (2, 6.7%). 53,3% dintre pacienţi au prezentat cel puţin un factor comorbid predispozant, cum ar fi diabetul zaharat, hipertensiunea, cardiomiopatia şi insuficienţa cardiacă congestivă. Culturile de ţesut au fost pozitive la 12 (40%) pacienţi. Scorul mediu LRINEC la internare a fost de 8,5 ± 2,85. A existat o corelaţie puternică între scorul LRINEC şi vârsta pacientului (p = 0,018, R = 0,43). Scorul LRINEC nu a fost afectat nici de sex, nici de prezenţa oricăror comorbidităţi. Pacienţii au fost clasificaţi conform sistemului de stadializare Wang şi Wong: 1 pacient în stadiul 1 (3,3%), 15 în stadiul 2 (50%) şi 14 în stadiul 3 (46,7%); pacienţii cu stadii Wang şi Wong mai mari aveau scoruri LRINEC semnificativ mai ridicate. Rata mortalităţii este de 16,7%. Scorul mediu LRINEC al pacienţilor decedaţi a fost de 9,2 ± 2,2 şi al pacienţii în viaţă de 8,36 ± 2,9. Concluzii: Chiar dacă scorul LRINEC şi stadiul Wang şi Wong au fost semnificativ legate de internarea la terapie intensivă, efectul lor direct asupra mortalităţii nu a fost semnificativ în studiul nostru.
  • Thumbnail Image
    PublicationOpen Access
    The impact of timing of surgery and the anesthesia technique in hip fracture surgery on in-hospital mortality and length of hospital stay
    (Galenos Yayınevi, 2020) Buget, Mehmet; Koltka, Kemalettin; Kir, Mustafa Çağlar; Pembeci, Kamil; Kır, Gülay; Koç University Hospital
    Objective: to point the positive impact of early surgery (performed within 48 hours) and non-general anesthesia techniques on early outcomes like in-hospital mortality and length of hospital stay (LOS). Methods: seven hundred and ten patients were included in this retrospective study. Patients aged 50 years and over, who were admitted to our hospital with hip fracture, were included, while the patients with pathological fractures or polytraumatic injuries were excluded. Results: the median age of the patients was 75.8 +/- 10,.3 years. Four hundred and sixty-nine (66.1%) patients were female. Six hundred and eighty-two patients (96.1%) were treated surgically, 16 patients (2.25%) received conservative treatment and 12 patients (1.7%) died before scheduled surgery. General anesthesia (n=328), spinal anesthesia (n=268), unilateral spinal anesthesia (n=47), peripheral nerve block (n=29), and combined spinal-epidural (CSE) anesthesia (n=10) were the anesthesia techniques used for surgery. Patients who were treated within 48 hours (G1) had lower in-hospital mortality than the patients who were treated lately (G2) (0.8% vs 4,7%). The LOS for G1 was 8.6 days whereas it was 17.5 days for G2 (p<0.001). Mortality rates and median LOS of the anesthesia techniques were 5.5% and 15 days with general anesthesia, 2.2% and 14 days with spinal, and 4.3% and 13 days with unilateral spinal anesthesia. There were no deaths in 10 patients with 11.5 days of LOS, who received CSE anesthesia, while the mortality rate of the peripheral nerve block group was 3.4% with 10 days of LOS. Conclusion: the results of this study suggest that the surgical repair of the fractured hip should be performed within the first 48 hours, with a non-general anesthesia technique in order to reduce in-hospital mortality and LOS.