Researcher:
Güven, Betül

Loading...
Profile Picture
ORCID

Job Title

Faculty Member

First Name

Betül

Last Name

Güven

Name

Name Variants

Güven, Betül

Email Address

Birth Date

Search Results

Now showing 1 - 3 of 3
  • Placeholder
    Publication
    Complications of bariatric surgery and nursing care
    (Koç Üniversitesi HYO Semahat Arsel Hemşirelik Eğitim ve Araştırma Merkezi (SANERC), 2019) N/A; Güven, Betül; Faculty Member; School of Nursing; N/A
    The prevalence of obesity has increased to epidemic proportions, making obesity and its comorbid conditions a major public health concern. There are few effective treatments for obesity such as dieting, increased physical activity, behavior modification or pharmacotherapy. However, these interventions are associated with only transitory weight loss. Bariatric surgery, which restricts the size of the stomach and limits calorie intake, is considered the most effective treatment with long term weight loss and improvement of obesity-related comorbidities. However, all surgery carries some degree of risk, and obesity may put bariatric surgery patients at a higher risk. The risk of developing major postoperative complications is approximately 0.2– 10%, depending on various factors. Early postoperative complications such as bleeding, atelectasis, venous thromboembolism, escape of anastomosis, rhabdomyolysis and late complications such as dumping syndrome, marginal ulcers, vitamin and nutritional deficiencies can be seen. Prevention, early detection and appropriate management of complications are crucial to avoid morbidity and mortality. Bariatric surgeries are increasing in recent years. There are significant responsibilities for surgical nurses in the prevention and effective management of postoperative complications related to bariatric surgery and other obesity-related health problems. In this article, the postoperative complications and nursing care of patients who underwent bariatric surgery are discussed. / Öz: Obezite prevelansı epidemik oranlarda artış göstermekte; obezite ve ona eşlik eden komorbid durumları majör halk sağlığı sorunu haline getirmektedir. Bununla birlikte obezite için diyet, fiziksel aktivitenin arttırılması, davranış değişikliği tedavisi ve farmakoterapi gibi birkaç etkili tedavi yöntemi bulunmakta ancak bu yöntemler sadece geçici kilo kaybı sağlamaktadır. Midenin boyutunu kısıtlayan ve kalori alımını sınırlayan bariatrik cerrahi, uzun dönemde kilo kaybı sağlamada ve obeziteye eşlik eden komorbid durumların iyileşmesinde en etkili tedavi yöntemi olarak görülmektedir. Tüm cerrahi girişimlerin bazı riskleri olsa da obezite, bariatrik cerrahi hastalarını yüksek riskli hale getirebilmektedir. Ameliyat sonrası majör komplikasyon gelişme riski çeşitli faktörlere bağlı değişmekle birlikte yaklaşık olarak %0.2-10 arasındadır. Ameliyat sonrası erken dönemde kanama, atelektazi, venöz tromboembolizm, anastomoz kaçağı, rabdomiyoliz; geç dönemde dumping sendromu, marjinal ülserler, beslenme ve vitamin yetersizlikleri gibi komplikasyonlar görülmektedir. Morbidite ve mortaliteyi önlemek için bu komplikasyonların önlenmesi, erken tanısı ve uygun tedavisi çok önemlidir. Baritarik cerrahi uygulamaları son yıllarda giderek artmaktadır. Bariatrik cerrahi girişimi ve hastanın obeziteyle ilişkili diğer sağlık sorunlarından kaynaklanan ameliyat sonrası komplikasyonların önlenmesi ve etkin yönetiminde, cerrahi hemşirelerine önemli sorumluluklar düşmektedir. Bu makalede bariatrik cerrahi geçiren bireylerde ameliyat sonrası dönemde sıklıkla karşılaşılan komplikasyonlara ve hemşirelik bakımına yer verilmiştir.
  • Placeholder
    Publication
    Effects of nurse-led education on quality of life and weight loss in patients undergoing bariatric surgery
    (Mary Ann Liebert, Inc, 2020) Akyolcu, Neriman; N/A; Güven, Betül; Faculty Member; School of Nursing; Koç University Hospital; N/A
    Background: Although bariatric surgery is considered the most effective treatment for morbid obesity, patients' adherence to prescribed postoperative recommendations is important. Aims: To determine the effectiveness of nurse-led education with follow-up services on bariatric surgery patients' weight loss and overall quality of life. Materials and Methods: This study is a quasi-experimental research with a control group. The sample consisted of 102 patients undergoing bariatric surgery. Patients in the intervention group received education sessions as well as follow-up services by phone every 15 days after surgery for a period of 3 months. Bariatric surgery patients' overall quality of life, weight loss, and waist circumferences were measured. Results: In the intervention group, the average scores of the Short-Form Health Survey total and subdimensions were higher 3 months after the surgery, and the differences between the two groups were statistically significant (p < 0.05). Although the weight loss of patients 3 months after the surgery between the two groups was not significant, the decrease in the waist circumference of patients was significant between the two groups. Conclusions: Patient education and follow-ups resulted in significant improvements in patients' overall quality of life. However, the 3-month-long education and follow-up program did not have any effect on weight loss.
  • Placeholder
    Publication
    The model of family medicine with regard to family healthcare personnel
    (Koç Üniversitesi HYO Semahat Arsel Hemşirelik Eğitim ve Araştırma Merkezi (SANERC), 2018) Dörtbudak, Zeynep; N/A; Güven, Betül; Faculty Member; School of Nursing; N/A
    Aim: The Model of Family Medicine, which was initiated in line with Turkey’s Transformation in Health program, caused significant changes in the quality and delivery of the primary healthcare services in our country. This model also affected the working life of Family Healthcare Personnel. This study aims to investigate the views of Family Healthcare Personnel regarding the Model of Family Medicine. Methods: This descriptive study comprised 112 Family Healthcare Personnel working in Family Health Centers affiliated with the Beyoglu and Şişli Community Health Centers in Istanbul, Turkey. Data were collected with a questionnaire developed by the researchers. Descriptive statistics and Pearson Chi-square test were used to analyze the data. Results: of the total, 39.3% of Family Healthcare Personnel stated that calculations in the performance-based salary system were not made fairly, 73.2% of them expressed decreased job satisfaction in the Model of Family Medicine, and 73.2% thought that the general title of “family healthcare personnel” resulted in the loss of professional rights. There was a statistically significant relationship between the satisfaction levels of nurses working as Family Healthcare Personnel and their desire to work after their contracts ended (p<0.016). the facilities provided by the family health center (p<0.039) the compatibility of duties with their job descriptions (p<0.01), and their assessment of the performance-based salary system (p<0.008). Conclusion: Primary healthcare centers are the primary gateways to the community. Therefore, in order to maximize the efficiency of the health professionals who play an important role working as Family Healthcare Personnel in the Model of Family Medicine, the problems that Family Healthcare Personnel experience should be identified, and initiatives to increase job satisfaction and motivation should be applied. /Öz: Amaç: Ülkemizde, “Sağlıkta Dönüşüm” ile geçilen “Aile Hekimliği Modeli”yle birinci basamak sağlık hizmetlerinin niteliğinde ve sunuluş biçimlerinde önemli değişiklikler ortaya çıkmıştır. Bu model aile sağlığı elemanlarının çalışma yaşamını da etkilemiştir. Bu çalışmada, aile sağlığı elemanlarının aile hekimliği modeline ilişkin görüşlerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Araştırma tanımlayıcı bir çalışmadır. Araştırmanın örneklemini, İstanbul ili Beyoğlu ve Şişli Toplum Sağlığı merkezlerine bağlı Aile Sağlığı merkezlerinde çalışan 112 Aile Sağlığı Elemanı oluşturmaktadır. Veriler araştırmacılar tarafından hazırlanan soru formu ile toplanmıştır. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistikler ve Pearson ki-kare testi kullanılmıştır. Bulgular: Aile sağlığı elemanlarının %39.3’ü aile hekimliğinde performansa dayalı maaş sisteminde hesaplamaların adil yapılmadığını, %73.2’si aile hekimliğinde iş doyumunun azaldığını, ayrıca %73.2’si, aile sağlığı elemanı adlandırmasının, mesleki haklarında kayıp yarattığını düşündüklerini belirtmişlerdir. Hemşire olan aile sağlığı elemanlarının aile hekimliği sisteminden memnun olma durumları ile sözleşme bittikten sonra aile hekimliği modelinde çalışma isteği (p<0.016) kurumun sağladığı olanaklardan memnuniyeti (p<0.039), yapılan işin görev tanımıyla uyumlu olması (p<0.01) ve maaş performans sistemine ilişkin değerlendirmeleri (p<0.08) arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki olduğu saptanmıştır. Sonuç: Birinci basamak sağlık merkezleri topluma açılan öncelikli sağlık kapılarıdır. Bu nedenle aile hekimliği modelinde önemli rol üstlenen aile sağlığı elemanı adı altında çalışan sağlık profesyonellerinin etkinliğini en üst seviyeye çıkarmak için yaşadıkları sorunlar belirlenmeli, iş doyumu ve motivasyonu artıracak girişimler uygulanmalıdır.