Publication: Tolerance of uncontrollability and psychopathology: The roles of maladaptive emotion regulation strategies and negative problem orientation
Program
Clinical Psychology
KU-Authors
KU Authors
Co-Authors
Authors
Advisor
YÖK Thesis ID
856028
Approval Date
Publication Date
Language
Type
Embargo Status
No
Journal Title
Journal ISSN
Volume Title
Alternative Title
Kontrol edilemezliğe tolerans ve psikopatoloji: Maladaptif duygu düzenleme stratejileri ve olumsuz sorun yöneliminin rolleri
Abstract
Tolerance of uncontrollability (TOU) can be defined as the ability to endure the discomfort resulting from uncontrollable events. In the absence of perceived control, people utilize strategies that regulate and enhance the inner perception of control. Repetitive negative thinking (RNT) and thought suppression (TS) are some of the strategies that give illusory control in the short-term. However, many studies revealed that these strategies increase distress in the long term. Another concept closely related to tolerance is negative problem orientation (NPO), which describes individuals' belief in self-efficacy in problem-solving. The present study aimed to explore the relationship between TOU, RNT, TS, NPO, depression, and anxiety. It was anticipated that TOU would be associated with depression and anxiety, and RNT and TS would mediate these relationships. Moreover, NPO was hypothesized to moderate the relationship of TOU with other study variables. A sample of 448 participants aged between 17 and 56 (80.4% females) completed measures assessing TOU, RNT, TS, NPO, depression, and anxiety. Findings showed that higher levels of TOU were associated with low levels of depression and anxiety, but when anxiety was controlled, the correlation with depression disappeared. While RNT was the mediator in both outcomes, TS mediated only the relationship between TOU and anxiety. NPO did not show any moderating effect, except for the relationship between TOU and anxiety. The current study emphasizes that TOU can be a concept specific to anxiety and highlights one of the mechanisms behind TOU and psychological distress.
Kontrol edilemezliğe tolerans (KET) kişilerin kontrol edilemeyen olayların sonucu olan rahatsızlık hissine katlanabilme becerisi olarak tanımlanabilir. Algılanan kontrol hissinin yokluğunda, bireyler içsel algılanan kontrol hissini düzenlemek ve arttırmak için bazı stratejiler uygularlar. Tekrarlayıcı düşünme ve düşünce bastırma kısa vadede kontrol illüzyonu yaratan stratejilerden bazılarıdır. Ancak birçok çalışma bu stratejilerin uzun vadede stresi arttırdığını göstermiştir. Tolere etme becerisine yakın olan bir diğer kavram, olumsuz sorun yönelimi, bireylerin sorun çözmedeki öz-yeterlilik inancı olarak tarif edilebilir. Bu çalışma, KET, tekrarlayıcı düşünme, düşünce bastırma, olumsuz sorun yönelimi, depresyon ve anksiyete arasındaki ilişkiyi incelemeyi amaçlamıştır. KET'in depresyon ve anksiyete ile ilişkili olması, bu ilişkide tekrarlayıcı düşünme ve düşünce bastırmanın aracı rolü oynaması beklenmiştir. Aynı zamanda, olumsuz sorun yöneliminin KET ve diğer değişkenler arasındaki ilişkiyi düzenlemesi beklenmiştir. 17-56 (80.4% kadın) yaş arası 448 kişiden oluşan örneklem KET, tekrarlayıcı düşünme, düşünce bastırma, olumsuz sorun yönelimi, depresyon ve anksiyete ölçeklerini doldurmuştur. Bulgular yüksek düzey KET'in düşük düzey depresyon ve anksiyete ile ilişkili olduğunu, ancak anksiyete kontrol edildiğinde, depresyonla ilişkinin kaybolduğunu göstermiştir. Tekrarlayıcı düşünme her iki sonuç değişkeni için de aracı değişken olurken, düşünce bastırma sadece KET ve anksiyete arasındaki ilişkide aracı değişken rolü oynamıştır. Olumsuz sorun yönelimi, KET ve anksiyete arasındaki anlamlı ilişki hariç düzenleyici değişken rolü oynamamıştır. Bu çalışma KET'in anksiyeteye özel bir kavram olabileceğini vurgulamış ve KET ile psikolojik sıkıntı arasındaki önemli mekanizmalardan birine değinmiştir.
Kontrol edilemezliğe tolerans (KET) kişilerin kontrol edilemeyen olayların sonucu olan rahatsızlık hissine katlanabilme becerisi olarak tanımlanabilir. Algılanan kontrol hissinin yokluğunda, bireyler içsel algılanan kontrol hissini düzenlemek ve arttırmak için bazı stratejiler uygularlar. Tekrarlayıcı düşünme ve düşünce bastırma kısa vadede kontrol illüzyonu yaratan stratejilerden bazılarıdır. Ancak birçok çalışma bu stratejilerin uzun vadede stresi arttırdığını göstermiştir. Tolere etme becerisine yakın olan bir diğer kavram, olumsuz sorun yönelimi, bireylerin sorun çözmedeki öz-yeterlilik inancı olarak tarif edilebilir. Bu çalışma, KET, tekrarlayıcı düşünme, düşünce bastırma, olumsuz sorun yönelimi, depresyon ve anksiyete arasındaki ilişkiyi incelemeyi amaçlamıştır. KET'in depresyon ve anksiyete ile ilişkili olması, bu ilişkide tekrarlayıcı düşünme ve düşünce bastırmanın aracı rolü oynaması beklenmiştir. Aynı zamanda, olumsuz sorun yöneliminin KET ve diğer değişkenler arasındaki ilişkiyi düzenlemesi beklenmiştir. 17-56 (80.4% kadın) yaş arası 448 kişiden oluşan örneklem KET, tekrarlayıcı düşünme, düşünce bastırma, olumsuz sorun yönelimi, depresyon ve anksiyete ölçeklerini doldurmuştur. Bulgular yüksek düzey KET'in düşük düzey depresyon ve anksiyete ile ilişkili olduğunu, ancak anksiyete kontrol edildiğinde, depresyonla ilişkinin kaybolduğunu göstermiştir. Tekrarlayıcı düşünme her iki sonuç değişkeni için de aracı değişken olurken, düşünce bastırma sadece KET ve anksiyete arasındaki ilişkide aracı değişken rolü oynamıştır. Olumsuz sorun yönelimi, KET ve anksiyete arasındaki anlamlı ilişki hariç düzenleyici değişken rolü oynamamıştır. Bu çalışma KET'in anksiyeteye özel bir kavram olabileceğini vurgulamış ve KET ile psikolojik sıkıntı arasındaki önemli mekanizmalardan birine değinmiştir.
Source
Publisher
Koç University
Subject
Anxiety disorders, Anxiety, Stress, Depression
Citation
Has Part
Source
Book Series Title
Edition
DOI
item.page.datauri
Link
Rights
restrictedAccess
Copyrights Note
© All Rights Reserved. Accessible to Koç University Affiliated Users Only!
