Publication:
The inscription of the Kırkgöz Hanı and the problem of textural transmission in Seljuk Anatolia

dc.contributor.departmentN/A
dc.contributor.kuauthorRedford, Scott
dc.contributor.kuprofileResearcher
dc.contributor.researchcenterKoç University Research Center for Anatolian Civilizations (ANAMED) / Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi (ANAMED)
dc.contributor.schoolcollegeinstituteN/A
dc.contributor.yokidN/A
dc.date.accessioned2024-11-09T23:26:06Z
dc.date.issued2009
dc.description.abstractBu çalışmanın konusunu oluşturan, Antalya’nın kuzeyindeki Kırkgöz Hanı inşa yazıtı, bir Selçuklu kervansarayından günümüze ulaşan en uzun yazıt olup burada tam tercümesi verilmektedir. Kimi zamanlarda yeni ve abartılı unvanlar kullanan II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in dönemine ait yazıtlarda olduğu üzere bu yazıtta da yenilikler göze çarpar. Örneğin, söz konusu yazıtta, daha önceki Selçuklu hükümdarlık alametleri arasında hiç görülmeyen üç tanesi dikkati çeker: Sultan burada taç, sancak ve kuşağın sahibi olarak betimlenmiştir. Ayrıca bir kervansarayın, dünyanın bir ucundan gelip bir başka ucuna giden yolcular için konaklama yeri olduğu şeklinde işlevini belirlemesiyle de bu yazıt özgündür. Kervansarayların işlevleri mimarilerinden rahatlıkla anlaşılmasına karşın ilk kez burada bir kervansarayın işlevi açıkça belirtiliyor. Bu yazıt ve Derebucak kervansarayının buna benzeyen yazıtı kullanılarak çalışmamızda Selçuklu hanedanının kâtip sınıfının yazıt metinlerini nasıl oluşturduğu, nasıl kopyaladığı ve gereken yerlere nasıl ilettiğini anlama konusunda bir yöntem öneriliyor. Sinop Kalesi’ndeki yazıtların yeniden okunmasıyla elde edilen yeni kanıtların ışığında, bânînin maiyetindekilere bağlı olan kâtiplerin, yazıtların kopyasını bizzat hazırlayanlar olduğu ve onların hazırladıklarının yerinde taşa işlendiği ve bina duvarlarına yerleştirildiği öneriliyor. Aynı ya da çok benzer metinlere sahip Kırkgöz ve Derebucak Hanları inşa yazıtlarının kalitesindeki farklılıklar irdelenip 1240ların başındaki sıkıntılar nedeniyle Selçuklu inşaat idaresinin dağılması da dâhil olası açıklamalar öneriliyor. Son olarak da bu makalede söz konusu hanın bânîsi ve Sultan Alâeddin Keykubad’ın az bilinen eşi İsmetü’d-Dünya ve’d-Din daha yakından tanıtılıyor. Sultanın hem kuzeni hemde Erzurum Beyi’nin kızı olan İsmetü’d-Dünya ve’d-Din yalnızca Uluborlu Çarşı Camii’nin inşa yazıtından tanınmaktadır. Bezemesizliğine karşın Kırkgöz Hanı’nın muazzam ebatları ve de İsmetü’d-Dünya ve’d-Din’in eşinden daha uzun hayatta kalması ile önemli binaları yaptırmaya devam etmesi de adı geçen ecenin Selçuklu elidinin anlatımlarındaki yerinin yeniden değerlendirilmesini gerektirmektedir.
dc.description.indexedbyWoS
dc.description.indexedbyTR Dizin
dc.description.issue12
dc.description.publisherscopeNational
dc.description.volume0
dc.identifier.doiN/A
dc.identifier.issn1301-2746
dc.identifier.uriN/A
dc.identifier.urihttps://hdl.handle.net/20.500.14288/11492
dc.languageEnglish
dc.publisherThe Suna ve İnan Kıraç Research Center for Mediterranean Civilizations (AKMED)
dc.sourceAdalya
dc.subjectHistory
dc.subjectArchitectural history
dc.subjectAnatolian Seljuks
dc.subjectHistoric buildings / Tarih
dc.subjectMimari tarih
dc.subjectAnadolu Selçuklular
dc.subjectTarihi binalar
dc.titleThe inscription of the Kırkgöz Hanı and the problem of textural transmission in Seljuk Anatolia
dc.title.alternativeKırkgöz Hanı yazıtı ve Selçuklu Anadolusu'nda metinsel aktarım sorunu
dc.typeJournal Article
dspace.entity.typePublication
local.contributor.authorid0000-0002-0565-6426
local.contributor.kuauthorRedford, Scott

Files