Publications without Fulltext

Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.14288/3

Browse

Search Results

Now showing 1 - 10 of 24
  • Placeholder
    Publication
    Classes and status groups in times of great transformation: reading agrarian change in Çukurova through the lens of Yaşar Kemal
    (Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, 2019) Department of Sociology; Gürel, Burak; Faculty Member; Department of Sociology; College of Social Sciences and Humanities; 219277
    This study investigates the changing positions of social classes and status groups during the capitalist transformation of agriculture in Turkish Çukurova region throughout the last century from the perspective of Yaşar Kemal’s literary works. The study begins with a methodological discussion on the use of literary works in historical and sociological studies. It stresses three points regarding the agrarian change in Çukurova. Firstly, the resistance of lower classes to the capitalist agrarian transformation had a wide scope spanning from the Luddite-type machine-breaking to land and labor struggles. Secondly, proletarianized villagers viewed wage work as a temporary rather than a permanent condition, which would help them accumulate funds and engage with small-scale farming. Finally, transformations of classes and status groups were closely related. While the previous generations of landlords remained loyal to precapitalist social norms, failed to adapt to capitalist transformation and thereby declined, new generations started to rise, embracing profit maximization as the main goal. / Bu çalışma, geçen yüzyılda Çukurova bölgesinde yaşanan tarımsal dönüşüm sürecinde toplumsal sınıfların ve statü gruplarının değişen konumlarını Yaşar Kemal’in edebi yapıtlarının sunduğu perspektiften inceliyor. Makale edebi eserlerin tarihsel ve sosyolojik çalışmalarda değerlendirilmesine ilişkin yöntemsel bir tartışmayla açılıyor. Daha sonra, Yaşar Kemal’in eserlerinden yola çıkarak Çukurova’daki tarımsal dönüşüme ilişkin üç noktaya dikkat çekiyor. Birincisi, alt sınıfların tarımın kapitalistleşmesine karşı direnişleri Luddite tipi makine kırıcılıktan toprak ve emek mücadelelerine uzanan geniş bir yelpazeye sahipti. İkincisi, proleterleşen köylülerin bir bölümü ücretli işçiliği kalıcı bir durum olarak değil, küçük ölçekli çiftçilik için gereken birikimi yapmaya yardımcı olan geçici uğrak olarak görüyordu. Son olarak, sınıfların ve statü gruplarının dönüşümleri birbirleriyle yakından ilişkiliydi. Kapitalizm öncesi döneme ait toplumsal normlara bağlı kalan toprak ağaları kapitalistleşme sürecine uyum sağlayamayıp gerilemiş, kâr maksimizasyonunu öncelikli hedef olarak gören yeni tip toprak sahipleri bu süreçte yükselişe geçmiştir.
  • Placeholder
    Publication
    Bargaining with place: experiences of “privilege” by European migrants in Turkey
    (N/A, 2020) İrgil, Ezgi; Department of International Relations; Department of Sociology; Cöbek, Gözde; Faculty Member; Teaching Faculty; Department of International Relations; Department of Sociology; College of Administrative Sciences and Economics; College of Social Sciences and Humanities; 238439; N/A
    This paper unpacks how European migrants living in Turkey experience their privileged status and how they engage in different forms of bargaining with place. Deriving from the literature on lifestyle migration, the article examines the experiences of relative privilege that enabled this group of immigrants to live a good life both financially and emotionally. This study shows that the privileges that come with a strong passport are not independent from the insecurity arising from the structural, economic and political conditions in the country of immigrants. It also explains how they bargain with place to deal with the precarious situations they experience. We introduce the term “place bargainers” mainly refering to the mobility practices of privileged migrants. Hence, we open up the material, cultural, spatial and affective forms of the concept of “privilege”. The empirical evidence for our argument is drawn from 18 indepth interviews conducted with Polish and British migrants, living in Turkey as part of a larger project. / Bu makale, Türkiye'de yaşayan Avrupa doğumlu göçmenlerin coğrafi eşitsizlikler ve mekâna dayalı ayrıcalıklı göçmen olma deneyimi üzerinedir. Yaşam tarzı göçü literatüründen yola çıkarak bu göçmen grubunun maddi ve duygusal anlamda iyi bir yaşam sürmelerini sağlayan göreceli ayrıcalık deneyimlerini irdelemektedir. Bu çalışma, güçlü pasaport ile gelen ayrıcalıklarının, göçmenlerin bulundukları ülkedeki yapısal, ekonomik ve politik koşullardan kaynaklanan güvencesizlik koşullarından bağımsız olmadığını göstermektedir. Bunun yanında, yaşadıkları güvencesiz durumlarla başa çıkmak için mekânla nasıl pazarlık ettiklerini açıklamaktadır. Bu bağlamda araştırmamız, ayrıcalıklı göçmenlerin hareketlilik pratiklerinden yola çıkarak “mekân pazarlıkçıları” kavramını önermektedir. Böylelikle makale, “ayrıcalık” kavramının maddi, kültürel, mekânsal ve duygusal biçimlerini tartışmaya açmayı amaçlamaktadır. Tartışmamızın ampirik bulguları, daha büyük bir projenin parçası olarak Türkiye'de yaşayan Polonyalı ve İngiliz göçmenlerle yapılan 18 derinlemesine görüşmeye dayanmaktadır.
  • Placeholder
    Publication
    Integration of Syrian refugees in Turkey: challenges and opportunities
    (Ekonomi ve Finansal Araştırmalar Derneği, 2019) Department of Sociology; Şimşek, Doğuş; Teaching Faculty; Department of Sociology; College of Social Sciences and Humanities; 238422
    This article examines the processes of refugee integration in Turkey and aims to provide a comprehensive assessment of the challenges and opportunities to a holistic refugee integration scheme in Turkey. It also tries to put forward policy recommendations for better harmonization of Syrians in Turkish communities. The data presented in this article consists of 50 (25 female, 25 male) semi-structured in-depth interviews conducted with Syrian refugees in Istanbul. The questions were asked to Syrian refugees include what integration means to them, their experience in the process of access to rights, particularly in work and education. In line with a comprehensive literature review and a qualitative research, this article aims to fill the gaps in the literature on refugee integration in Turkey and offers policy recommendations. In this article, the effects of Turkey's immigration policy on the integration processes of Syrian refugees are examined in line with the research findings and policy recommendations are presented in order for Turkey to have a holistic integration policy. It is argued that rights-based approach is needed for a successful integration processes Syrian refugees. Findings suggest that Syrian refugees experience difficulties in accessing the fundamental rights. / Bu makale, Türkiye'deki mülteci entegrasyon süreçlerini incelemekte ve Türkiye'deki bütüncül bir mülteci entegrasyon projesine yönelik zorlukların ve olanakların kapsamlı bir değerlendirmesini yapmayı amaçlamaktadır. Ayrıca, Suriyeli mültecilerin entegrasyonu için politika önerileri ortaya koymaya çalışmaktadır. Bu makalede, Suriyeli mültecilerin entegrasyon süreçlerinin başarılı olması için hak temelli politikalara ihtiyaç olduğu savunulmaktadır. Literatür taraması ve İstanbul’da bulunan 50 Suriyeli mülteci (25 kadın, 25 erkek) ile yüz yüze yapılan derinlemesine görüşmelere dayanan bu çalışma kapsamında İstanbul’da görüşülen Suriyeli mültecilere entegrasyonun onlar için ne ifade ettiği çalışma ve eğitim başta olmak üzere haklara erişim sürecindeki deneyimleri gibi konularda sorular sorulmuştur. Bu çalışma, Türkiye'de mülteci entegrasyonu alanına katkı sağlamayı, bu alandaki boşluğunu doldurmayı hedeflemiştir. Bu makalede, Türkiye'nin göç politikalarının Suriyeli mültecilerin entegrasyon süreçlerine etkisi, saha çalışması sonucunda elde edilen bulgular kapsamında incelemekte ve Türkiye'nin bütüncül bir mülteci entegrasyon politikasına sahip olması için öneriler sunmaktadır. Araştırma bulguları, Türkiye’deki Suriyeli mültecilerin temel haklara erişimde önemli zorluklar yaşadıklarını göstermiştir.
  • Placeholder
    Publication
    The experiences of everyday racism against african migrants in Istanbul
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 2019) Department of Sociology; Şimşek, Doğuş; Teaching Faculty; Department of Sociology; College of Social Sciences and Humanities; 238422
    Abstract: This paper focuses on ‘everyday racism’ as a new form of racism against African migrants in Istanbul and aims to examine how racism is created and reinforced through everyday practices, and what the impacts of everyday racism are on the daily lives of African migrants in Istanbul. Drawing on ethnographic fieldwork- in-depth interviews with 50 African migrants- in Istanbul, the processes of ‘everyday racism’ against African migrants and the experiences of everyday racism among African migrants are explored. It is argued that ‘everyday racism’ exists within the structure of group power, and structural inequalities are reinforced through everyday practices and interactions. / Öz: Bu makale, İstanbul'daki Afrikalı göçmenlerin deneyimleri üzerinden 'gündelik ırkçılık' kavramına odaklanarak ırkçılığın gündelik pratikler bağlamında nasıl oluşturulduğunu, güçlendirildiğini ve gündelik ırkçılığın İstanbul’da Afrikalı göçmenlerin yaşamlarına etkilerini incelemeyi amaçlamaktadır. Etnografik saha çalışması kapsamında İstanbul’da yaşayan 50 Afrikalı göçmen ile derinlemesine yüz yüze görüşmeler yapılarak Afrikalı göçmenlerin “gündelik ırkçılık” deneyimleri ve yaşamlarına olası etkileri araştırılmıştır. Bu çalışmada, “gündelik ırkçılığın”, gruplar arasındaki güç ilişkilerinde kendisini gösterdiği ve yapısal eşitsizliklerin, gündelik deneyimler ve etkileşimler yoluyla pekiştirildiği savunulmaktadır.
  • Placeholder
    Publication
    Syrian children’s access to education in Turkey: barriers and recommendations
    (Eğitim-Sen, 2019) Department of Sociology; Şimşek, Doğuş; Teaching Faculty; Department of Sociology; College of Social Sciences and Humanities; 238422
    The Syrian migration is the biggest movement of people since the Second World War. The vast majority of Syrian refugees are residing in Turkey. There are more than 3,6 Syrian refugees in Turkey, and over 1,1 million of the population are school-aged refugee children. According to UNICEF, as of January 2019, there are 645,000 children enrolled in Turkish public schools and around 400,000 children are not attending school. This paper explores the impact of Turkey’s integration policy on Syrian children’s access to education. The data consists of 50 semi-structured in-depth interviews with Syrian refugees in Istanbul and Gaziantep. The paper also offers policy recommendations for the integration of refugee children into education by explaining the social, political and economic factors affecting the integration processes of Syrian refugees and their children’s access to education. I argue that Syrian refugees’ limited access to fundamental rights negatively affect their children’s access to education. / Suriye’deki iç savaş nedeniyle oluşan göç hareketi, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük kitle göçü olarak tarihe geçmiştir. Suriyeli mültecilerin büyük çoğunluğu Türkiye’de ikamet etmektedir. Türkiye’deki 3.6 milyondan fazla Suriyeli mülteciden yaklaşık 1.1 milyonu okul çağındadır. UNICEF ‘in verilerine göre Ocak 2019 itibarıyla Türkiye’deki devlet okullarına kayıtlı olan 645 bin çocuğa karşı, yaklaşık 400 bin çocuk eğitime erişememektedir. Bu makalede, Türkiye’deki Suriyeli mültecilerin entegrasyon süreçlerinin, çocuklarının eğitime erişimine etkisi açıklanmıştır. İstanbul ve Gaziantep’de toplam 50 Suriyeli mülteci ile yüz yüze derinlemesine yapılan görüşmeler sonucunda elde edilen veriler çerçevesinde bu makalede Türkiye’nin Suriyeli mültecilere yönelik entegrasyon politikasının Suriyeli çocukların eğitime erişimleri üzerindeki etkisi araştırılmış ve literatür kapsamında tartışılmıştır. Bu çalışmada ayrıca, mülteci ailelerin entegrasyon süreçlerini ve çocuklarının eğitime erişimini olumsuz etkileyen sosyal, politik ve ekonomik etmenler açıklanarak mülteci çocukların eğitime entegrasyonu ile ilgili politika önerileri de sunulmuştur. Bu makalede, Suriyeli mültecilerin temel haklara erişimde yaşadıkları sıkıntıların çocuklarının eğitime erişimini olumsuz yönde etkilediği savunulmuştur.
  • Placeholder
    Publication
    Ethnographic research at the intersections of everyday life, power relations and ethical codes
    (Hacettepe Üniversitesi İletişim Fakültesi, 2017) Department of Sociology; Can, Başak Bulut; Faculty Member; Department of Sociology; College of Social Sciences and Humanities; 219278
    Ethnographic research aims to understand people's relation to all aspects of life including nature, culture, things, imagination and practice on their own terms. This research method is based on a long-term and intimate relationship between researcher and researched. This intimate relationship, which is based on trust brings about a number of ethical problems. This article first of all looks at the rise of ethical codes in human subject research and the influence of institutionalization of ethical rules on ethnographic research in the last three decades. These debates show the limits of ethical codes in ethnographic method and raise questions about how ethnographic research, which revolve around everyday life, engages with the questions of politics and ethics. The second part of the article deals with the ethical questions in ethnographic research in Turkey. The last part briefly discusses the fact that recently more ethnographic researches address questions about the ethical life. / Öz: Etnografik araştırma insanların doğayla, kültürle, nesnelerle, hayal gücüyle, pratikle yani yaşamın tüm alanlarıyla ilişkilerini onların kendi terimleriyle anlamaya çalışır. Bu araştırma yöntemi, araştırılan ve araştırmacı arasında uzun süreli ve yakın bir ilişkiye dayanmaktadır. Bu güvene dayalı yakın ilişki pek çok etik sorunu da beraberinde getirir. Bu yazıda insan araştırmalarında uyulması gereken etik kritelerin ortaya çıkışına ve özellikle son 30 yılda bu kuralların hızla kurumsallaşmasının etnografik araştırmalar üzerindeki etkisine bakılacaktır. Bu tartışmalar bir yandan etnografik yönteme ilişkin etik kodların sınırlarını gösterirken bir yandan da gündelik hayattaki ilişkileri merkezine alan etnografik araştırmaların daha genel politik ve etik meselelerle nasıl ilişkileneceğine dair soruları ortaya çıkarır. Yazının ikinci kısmı Türkiye'de etnografik araştırmalarda etik soruları nasıl düşünebileceğimizle ilgilidir. Sonuç bölümünde ise etnografik araştırmaların giderek etik yaşamla ilgili sorulara yöneliyor oluşuyla ilgili kısa bir tartışma yer almaktadır.
  • Placeholder
    Publication
    The perceptions of ethnic boundaries among Kurdish youth and their destigmatization strategies
    (Sosyoloji Derneği, 2021) Turgut, Serkan; Department of Sociology; Çelik, Çetin; Faculty Member; Department of Sociology; College of Social Sciences and Humanities; 105104
    This study investigates the perceptions of ethnic boundaries and stigma among Kurdish youth, and how they deal with them in an urban context in the western part of Turkey, where they are a minority. It focuses on the daily interactions of Kurdish youth and considers the historical context that shapes those interactions. The research draws on twenty-nine in-depth interviews conducted with Kurdish youth in İzmir between 2017 and 2019. Our findings show that Kurdish youth experience firm ethnic boundaries in their daily lives in both educational and urban contexts. They also reveal that the destigmatization strategies of the respondents are strongly associated with their ethnic indicators and the available historical repertoire. Participants generally used confrontation, strategic silence, assumption of individual responsibility, or avoidance as their main destigmatization strategies. / Bu çalışma Kürt gençlerinin etnik kimlikleriyle ilişkili olarak algıladıkları, deneyimledikleri onur kırıcı ve ayrımcı davranışlara ve bunlarla başa çıkma stratejilerine odaklanmaktadır. Çalışmanın temel amacı Kürt gençlerinin azınlıkta oldukları batı illerinde ve özellikle okul ortamında etnik aidiyetleri kapsamında algıladıkları damga ve ayrımcılık anlatılarını ve bunlarla başa çıkma stratejilerini analiz etmektir. Bu çalışma sıradan bireylerin gündelik yaşam deneyimlerine odaklansa bile bu anlatıların ulusal bağlamın etkisiyle şekillendiğini kabul etmekte ve etnik sınırların oluşmasına etki eden tarihsel süreçleri de dikkate almaktadır. Çalışmanın verileri 2017-19 yılları arasında İzmir ilinin Bayraklı ve Menemen ilçelerinde yaşayan yirmi dokuz Kürt öğrenciyle yapılan yarı yapılandırılmış görüşmeye dayanmaktadır. Alan verileri damga algısı ve buna verilen tepkilerin kişilerin etnik göstergelere sahiplik durumuyla doğrudan bağlantılı olduğunu, etnik sınırların giderek güçlendiğini ve Kürt gençlerinin gündelik yaşamlarında sıklıkla etnik kimlikleriyle bağlantılı sorunlar yaşadıklarını göstermektedir. Görüşmecilerin en sık başvurduğu başa çıkma stratejileri karşı çıkma, bilinçli tepkisizlik, bireysel sorumluluğu üstlenme ve kaçınma stratejisi olarak karşımıza çıkmaktadır.
  • Placeholder
    Publication
    The world of images in dating apps: “dictatorship of clichés” vs. naturality
    (Hacettepe Üniversitesi İletişim Fakültesi, 2022) Department of Sociology; Cöbek, Gözde; Teaching Faculty; Department of Sociology; College of Social Sciences and Humanities; N/A
    The myth “women prioritize socioeconomic status whereas men value physical beauty” is continuously reproduced. The heterosexual online dating literature that addresses image production highlights the dominance of this gendered and heteronormative binary in self-presentations. Examining how heterosexual individuals use dating apps, this study focuses on image consumption and how profiles as the products of this beauty-status binary are perceived. Using video interviews and reenactment techniques to analyze users’ practices of swiping, i.e., mate selection, this study also offers a novel research method to the literature. The findings demonstrate how the so-called binary creates a dictatorship of clichés and how individuals affectively, though partially, respond to this visual bombardment by feeling an attraction toward naturality. It underlines that bodies are not simply shaped and controlled by cultural institutions, norms, and laws but also respond to the situations and environments in which they find themselves. This paper invites future studies to focus on what images can do to bodies and how bodies respond to them and break the beauty-status myth rather than expose it. / “Kadınlar erkeklerde sosyoekonomik statüye, erkeklerse fiziksel güzelliğe bakar” miti, sürekli olarak yeniden üretilmektedir. İmajların üretimine odaklanan heteroseksüel çevrimiçi flört literatürü, bu cinsiyetçi ve heteronormatif ikiliğin benlik sunumlarında nasıl baskın olduğunu ortaya koymaktadır. Heteroseksüel bireylerin flört uygulamalarını nasıl kullandıklarına bakan bu çalışma; güzellik-statü ikiliğinin bir ürünü olan bu profillerin nasıl algılandığına, imajların tüketimine odaklanmaktadır. Kullanıcıların kaydırma (swiping) denilen eş seçme pratiklerini incelemek için video mülakat ve yeniden canlandırma tekniklerini kullanan çalışma, literatüre aynı zamanda araştırma yöntemi sunmaktadır. Araştırma bulguları; güzellik-statü ikiliğinin nasıl klişeler diktatörlüğü yarattığını, buna karşın bireylerin nasıl doğallığı çekici bularak bu klişe imajlar bombardımanına, sınırlı da olsa, duygulanımsal bir tepki verdiklerini göstermektedir. Bedenin salt kurumlar, yasalar ve normlar tarafından şekillendirilip denetlenmediğinin, aynı zamanda içinde bulunduğu durumlara, ortamlara nasıl cevap verdiğinin altını çizmektedir. Makale, gelecek çalışmaları imajların bedenlere neler yapabildiklerine ve bedenlerin bu imajlara nasıl tepki verdiklerine odaklanarak güzellik-statü mitini ifşa etmek yerine onu sekteye uğratmaya, bozmaya davet etmektedir.
  • Placeholder
    Publication
    Elites in Turkey: Murray Milner’s political sociology versus the new ulemate
    (Boğaziçi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, 2017) Department of Sociology; Büyükokutan, Barış; Faculty Member; Department of Sociology; College of Social Sciences and Humanities; 126139
    This article features an extensive review of Murray Milner, Jr.’s Elites (2015). After summarizing its argument, locating it in debates in political sociology, and highlighting why it matters, I apply the conceptual framework advanced in the book to Turkey. I find that while Milner’s framework captures the Turkish case quite well, it cannot account for generous state support of some status elites. I offer a tentative solution to this puzzle by distinguishing between political elites’ short- and long-term interests. This shows that Milner’s framework should be developed further to better account for multiple and competing interests. /Öz: Bu makale, Murray Milner, Jr.’ın Elites (2015) isimli kitabının geniş bir değerlendirmesini sunmaktadır. Milner’ın eserini özetleyip siyaset sosyolojisinde durduğu yeri tartıştıktan ve kitabın önemini açıkladıktan sonra, kitapta geliştirilen kavramsal çerçeveyi Türkiye örneğine uygulamaktadır. Milner’ın çerçevesi Türkiye örneğini oldukça başarıyla açıklasa da devletin bazı statü seçkinlerine verdiği cömert destek bu çerçeveye uymamaktadır. Makale, bu durumu siyasi seçkinlerin uzun dönemli ve kısa dönemli çıkarları arasında bir ayrım yaparak açıklamayı önermektedir. Sonuç olarak Milner’ın kavramsal çerçevesinde farklı ve yarışan çıkarların daha iyi kuramsallaştırılması çerçevenin geleceği için uygun olacaktır.
  • Placeholder
    Publication
    Beyond the female love-male sex binary: a non-representational approach to online dating
    (İmge Kitabevi, 2021) Department of Sociology; Cöbek, Gözde; Teaching Faculty; Department of Sociology; College of Social Sciences and Humanities; N/A
    Based on a critical literature review, this paper reveals that online dating studies on heterosexual users’ motivations and mate preferences reproduce two gendered as well as heteronormative arguments. First, women use dating technologies for seeking love whereas men prefer them for arranging casual sex activities. Second, men are inclined to prioritize physical appearance while women tend to value status during mate selection or swiping in e-dating language. The article calls these beauty-status and love-sex dichotomies as the female love-male sex binary which has become a persistent myth through a continuous reproduction. This critical literature review problematizes the binary logic embedded in the literature on heterosexual online dating. To move beyond such duality, it suggests an affective turn which attracts the attention to the mostly neglected things in e-dating studies which focus on heterosexual individuals, namely the body, its capacity, and the affectivity of non-human things like atmospheres as well as images. Among various inspiring techniques in non-representational methodologies, it proposes video reenactment, cyberflaneur or technical walkthrough, and sensory writing techniques to study the online dating phenomenon and to understand motivations as well as swiping strategies of heterosexual online daters / Eleştirel literatür taramasına dayanan bu çalışma, heteroseksüel bireylerin motivasyonlarına ve eş seçim tercihlerine odaklanan çevrimiçi flört çalışmalarının, iki cinsiyetçi ve heteronormatif argüman ürettiğini ortaya koymaktadır. Söz konusu çalışmaların birinci argümanı, kadın kullanıcıların flört teknolojilerini aşk amaçlı, erkeklerinse seks amaçlı kullandığıdır. İkinci argüman; eş seçimi -e-flört dilinde “kaydırma”- esnasında erkeklerin fiziksel görüntüye önem verme eğilimi gösterirken kadınların statüye dikkat ettiğini öne sürmektedir. Bu makale, güzellik-statü ve aşkseks ikiliklerine, mütemadiyen tekrar edilerek günümüzde kalıcı bir mite dönüşmüş, aşk kadınıseks erkeği ikiliği adını vermektedir. Bu eleştirel literatür okuması, heteroseksüel çevrimiçi flört literatüründeki gömülü ikili mantığı sorunsallaştırmaktadır. Böylesi bir ikiliği aşmak adına, duygulanımsal bir dönüş önererek heteroseksüel bireylere odaklanan e-flört çalışmalarında genellikle göz ardı edilen şeylere dikkat çekmektedir; bedene, bedenin kapasitesine ve atmosferler, imajlar gibi beşerî olmayan şeylerin duygulanımsal etkilerine. Temsili olmayan metodolojilerdeki tekniklerden ilham alan bu çalışma; çevrimiçi flört olgusunu çalışmak, heteroseksüel bireylerin motivasyonları ve eş seçim stratejilerini anlamak için video canlandırma, siber flanör ya da teknik yürüyüş ve duyusal yazım tekniklerini önermektedir.