Researcher: Redford, Scott
Name Variants
Redford, Scott
Email Address
Birth Date
12 results
Search Results
Now showing 1 - 10 of 12
Publication Metadata only The Kıble Wall of the Kargı Hanı(The Suna ve İnan Kıraç Research Center for Mediterranean Civilizations (AKMED), 2007) N/A; Redford, Scott; Researcher; Koç University Research Center for Anatolian Civilizations (ANAMED) / Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi (ANAMED); N/A; N/ASultan II. Gıyaseddin Keyhüsrev dönemine (1237-46) tarihlenen Kargı Hanı, Manavgat'ın iç kısmında, Toros Dağları üzerinden kıyısında Kubadabad Sarayı'nm yer aldığı Beyşehir Gölü'ne giden kervan yolu üzerindedir. Kabayonu kayrak taşından inşa edilen iç duvarlar, Selçuklu hanlarında pek görülmeyen ve bu hana özgü şekilde beyaz sıvalıdır.Hanın köşe odalarından biri mihrap içermesi nedeniyle mescit olarak tanımlanmıştır. Bu yazıda, adı geçen mescidin kıble duvarı üzerindeki sıvaya kazınmış grafitilere dikkat çekilmektedir; sağ üst köşesinde Kûfi hatlı bir Besmele içeren bu duvar çok özgün grafitilere sahiptir. Yazar, bu kıble duvarı üzerinde görülen grafitilerin esas olarak Selçuklu veya Beylikler Dönemi'ne ait olduğunu, "din-dışı öneme sahip" bu grafitilerin önemli olduğunu, hiçbir grafiti bulunmayan mihrabın ise "kıble duvarındaki tek gerçek İslami mekân olduğunu" öne sürmektedir. Ayrıca bazı hayvan figürlü grafitilerin mihrabın iki yanında alçak seviyede yapıldığı ve mescitte ibadet sırasında cemaatin görme alanına girdiği belirtilmektedir.Kıble duvarında görülen grafitiler iki ana gruba ayrılabilir: hayvan betimleri ve sembolik betimler. Betimlenen hayvanlar Toroslarda yaşayan ve doğada olduğu gibi tek başına karaca ve kızıl geyik gibi yaban geyikleri ile toplu halde gezen dağ keçileridir. Geyik ve keçi gibi yaban hayvanlarının betimlendiği grafitilerin, onları avda yakalayıp öldürmeden önce ruhlarına "sahip olmak" amacıyla bu mescitte gerçekleştirilen sempatik bir sihir ritüelinin parçası olduğu öne sürülmektedir. Bu betimlerde öyküleyici hiçbir unsur ya da av sahnesi bulunmuyor. Ayrıca grafitiler arasında komik derecede karikatürize edilmiş iki insan figürü de yer alıyor - bir çoban ve bir yün eğirici gibi pastoral etkinliklerle ilgilenen bu iki figürün yanı sıra bir de tek direkli bir yelkenli betimi dikkat çekiyor.Sembolik grafitiler iki ana tipe sahiptir - oklar ve yıldızlar, ama S ve Z biçimli motiflerin yanı sıra çengelli eşkenar dörtgen gibi 12. yy. ve sonrası göçebe dokumalarında yaygın görülen ve 14. ve 15. yy.'larda Osmanlı Devleti'nin düşmanları Bizanslılar tarafından mücevherleri üzerine kopyalanacak kadar önemli olan motifler yer alır.Oklara benzeyen grafitiler Kargı Hanı'nda bilinen yukarı bakan Y-benzeri duvar ustası işaretlerine benzemektedir. Ok motifi Kınık, Salur ve Çepni boylarının tamgaları olarak da bilinir ancak bu Türk boylarının Antalya civarında bulunduğuna dair herhangi bir tarihsel veri bulunmamaktadır. Dolayısıyla yukarı bakan ok biçimli grafitiler boy sembolleriyle ilgili olmayıp 12.-15. yy arasına tarihlenen madeni eserler ve Erzurum Çifte Minareli Medresede ve diğer Selçuklu Dönemi oymalarında görülen aynı motiflerle ilgili olmalıdır. Yay ve ok gibi İslamiyet öncesi veya dışı aşiret ve saray güç sembolü olan topuz motifleri de görülüyor.Yıldız biçimli grafitiler de iki tiptedir: ilk olarak uçları üçgenler oluşturacak şekilde çizilen haç biçimli yıldızların benzerleri Aspendos Tiyatrosu'ndan gelen Selçuklu çinilerinde görülür. Bunlar birbiriyle bağlanan dört yay motifinden oluşur ki, egemenliğin İslamiyet öncesi bir sembolüdür. İkinci tip ise üç adet özenli işlenmiş Süleyman Mührü (Davut Yıldızı) motifidir. Bu motifin sihir ve büyü amaçlı kullanıldığı ve bir sihir sembolü olduğu bilinmektedir. Süleyman mührü motifinin iki örneği, bu duvarda yer alan grafitiler içinde profesyonel denilebilecek ustalıkta işlenmiş olup profesyonel bir büyücü veya sihirle uğraşan bir kişi tarafından yapılmış olmalıdır; hatta, bu duvardaki Kûfi hatlı Besmele ile de ilgili olabilir.Kargı Hanı'nın bu kıble duvarındaki grafitiler, Türkmen boylarınca kullanılan İslamiyet öncesi ve dışı güç sembollerinin İslam dinine ilintilendirilmesi açısından, Ortaçağ Anadolusu'ndaki kültür ve inanç yelpazesinin zenginliğini artıran unsurlar olarak önem taşımaktadır.Publication Metadata only The rape of Anatolia(Taylor and Francis, 2016) N/A; Redford, Scott; Researcher; Koç University Research Center for Anatolian Civilizations (ANAMED) / Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi (ANAMED); N/A; N/AThis chapter aims to cast a critical eye on the way relations between ruler and ruled, Muslim and Christian, and men and women are recounted in modern accounts of the history of medieval Anatolia. It consists of two parts: First a critique of scholarship, and second, an attempt to use a particular kind of contemporaneous source, the waqfiyya, to provide an alternative point of view. While the subject of rape, used literally, or metaphorically to mean prolonged or institutionalised sexual subjugation of women by men is not often treated in the Islamic scholarly literature, rape is such a prominent feature of classical antiquity, and mythological tales like that of Zeus and Io took place (at least partially) in Anatolia itself, that reference will also be made here to the scholarship on this subject in classical studies.2.Publication Metadata only The Kıble Wall of the Kargı Hanı(Suna and inan Kirac Research institute Mediterranean Civilizations, 2007) N/A; Redford, Scott; Researcher; Koç University Research Center for Anatolian Civilizations (ANAMED) / Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi (ANAMED); N/A; N/AN/APublication Metadata only What have you done for Anatolia today?: Islamic archaeology in the early years of the Turkish Republic(Brill, 2007) N/A; Redford, Scott; Researcher; Koç University Research Center for Anatolian Civilizations (ANAMED) / Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi (ANAMED); N/A; N/AN/APublication Metadata only The inscription of the Kırkgöz Hanı and the problem of textual transmission in Seljuk Anatolia(Suna ve Inan Kirac Akdeniz Medeniyetleri Arastirma Enstitusu, 2009) N/A; Redford, Scott; Researcher; Koç University Research Center for Anatolian Civilizations (ANAMED) / Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi (ANAMED); N/A; N/AN/APublication Metadata only Community and generosity(Harvard Univ Library, 2012) N/A; Redford, Scott; Researcher; Koç University Research Center for Anatolian Civilizations (ANAMED) / Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi (ANAMED); N/A; N/AN/APublication Metadata only The inscription of the Kırkgöz Hanı and the problem of textural transmission in Seljuk Anatolia(The Suna ve İnan Kıraç Research Center for Mediterranean Civilizations (AKMED), 2009) N/A; Redford, Scott; Researcher; Koç University Research Center for Anatolian Civilizations (ANAMED) / Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi (ANAMED); N/A; N/ABu çalışmanın konusunu oluşturan, Antalya’nın kuzeyindeki Kırkgöz Hanı inşa yazıtı, bir Selçuklu kervansarayından günümüze ulaşan en uzun yazıt olup burada tam tercümesi verilmektedir. Kimi zamanlarda yeni ve abartılı unvanlar kullanan II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in dönemine ait yazıtlarda olduğu üzere bu yazıtta da yenilikler göze çarpar. Örneğin, söz konusu yazıtta, daha önceki Selçuklu hükümdarlık alametleri arasında hiç görülmeyen üç tanesi dikkati çeker: Sultan burada taç, sancak ve kuşağın sahibi olarak betimlenmiştir. Ayrıca bir kervansarayın, dünyanın bir ucundan gelip bir başka ucuna giden yolcular için konaklama yeri olduğu şeklinde işlevini belirlemesiyle de bu yazıt özgündür. Kervansarayların işlevleri mimarilerinden rahatlıkla anlaşılmasına karşın ilk kez burada bir kervansarayın işlevi açıkça belirtiliyor. Bu yazıt ve Derebucak kervansarayının buna benzeyen yazıtı kullanılarak çalışmamızda Selçuklu hanedanının kâtip sınıfının yazıt metinlerini nasıl oluşturduğu, nasıl kopyaladığı ve gereken yerlere nasıl ilettiğini anlama konusunda bir yöntem öneriliyor. Sinop Kalesi’ndeki yazıtların yeniden okunmasıyla elde edilen yeni kanıtların ışığında, bânînin maiyetindekilere bağlı olan kâtiplerin, yazıtların kopyasını bizzat hazırlayanlar olduğu ve onların hazırladıklarının yerinde taşa işlendiği ve bina duvarlarına yerleştirildiği öneriliyor. Aynı ya da çok benzer metinlere sahip Kırkgöz ve Derebucak Hanları inşa yazıtlarının kalitesindeki farklılıklar irdelenip 1240ların başındaki sıkıntılar nedeniyle Selçuklu inşaat idaresinin dağılması da dâhil olası açıklamalar öneriliyor. Son olarak da bu makalede söz konusu hanın bânîsi ve Sultan Alâeddin Keykubad’ın az bilinen eşi İsmetü’d-Dünya ve’d-Din daha yakından tanıtılıyor. Sultanın hem kuzeni hemde Erzurum Beyi’nin kızı olan İsmetü’d-Dünya ve’d-Din yalnızca Uluborlu Çarşı Camii’nin inşa yazıtından tanınmaktadır. Bezemesizliğine karşın Kırkgöz Hanı’nın muazzam ebatları ve de İsmetü’d-Dünya ve’d-Din’in eşinden daha uzun hayatta kalması ile önemli binaları yaptırmaya devam etmesi de adı geçen ecenin Selçuklu elidinin anlatımlarındaki yerinin yeniden değerlendirilmesini gerektirmektedir.Publication Metadata only The inscription of the Kırkgöz Hanı and the problem of textural transmission in Seljuk Anatolia(Suna & Inan Kirac Research Inst Mediterranean Civilizations, 2009) N/A; Redford, Scott; Researcher; Koç University Research Center for Anatolian Civilizations (ANAMED) / Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi (ANAMED); N/A; N/AN/APublication Metadata only The rizk- mosque in Hasankeyf. research and history.(Walter De Gruyter Gmbh, 2014) N/A; Redford, Scott; Researcher; Koç University Research Center for Anatolian Civilizations (ANAMED) / Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi (ANAMED); N/A; N/AN/APublication Metadata only A newly read inscription on the walls of Antalya, Turkey(Brill, 2008) N/A; Redford, Scott; Researcher; Koç University Research Center for Anatolian Civilizations (ANAMED) / Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi (ANAMED); N/A; N/AN/A